Çözüm Sürecine ne oldu?
Ortadoğu dünyanın en zengin petrol bölgesi olması hesabı ile emperyalist devletlerin cirit attığı bölgedir. Tarihte Osmanlı döneminde de dahil olmak üzere en çok iç karışıklığın ve isyanların yaşandığı bölge güneydoğu Anadolu bölgesidir. Biraz empati yaparsak tarihte celali isyanları denen ayaklanmalar yine bu bölge insanları tarafından yapıldığı görürüz. Güneydoğu Anadolu bölgesi jeopolitik durumu yanında , doğası gereği bu bölgenin insanının kolayca tahrik edilebilme özelliği nedeniyle, ülkemizle ilgili oyunlar ve dolaplar; buradaki insanımız kullanılarak yapılmaya çalışılmaktadır. Büyük Ortadoğu projesi bu bölgedeki petrol gelirlerini sömürmek üzere stratejik ortak olan Amerika; İngiltere ve İsrail tarafından müşterek uygulanan, bunların menfaatine çalışan bir projedir.1000 yıldır bu coğrafyada ben kürdüm diyen kardeşlerimizle aynı çatı altında yaşamaktayız. Ülkemizde hukuk tam oturmasa da, anayasamız gereği her kez yasalar karşısında eşit olması nedeniyle, hiçbir vatandaşın diğerinden daha fazla hakkı ve üstünlüğü yoktur. İnsanlar arasındaki eşitsizlik daha çok fıtrattan ve kişilerin-ailelerinin şahsi imkanlarından veya imkansızlıklarından kaynaklanmaktadır. Kanun karşısında her kez eşittir. Bu ülke vatandaşı olan her yurttaş birinci sınıf vatandaştır. Kürt kardeşlerimiz devlette her türlü memur, yargıç, yüksek mahkeme üyesi –başkanı, parlamenter, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı, ticaret erbabı, serbest meslek erbabı, fabrikatör, müteahhit, sanatçı, kaymakam, vali vb her türlü iş ve görevi yürütmektedir. Özellikle güneydoğu illeri ödediği vergiden çok daha fazla bütçeden pay ve yatırım almaktadır. Güneydoğudaki terör 1980 li yıllardan günümüze bu ülkeye 1 trilyon dolardan fazla harcamaya sebep olmuştur. Bu gün ülkenin en önemli sanayi tesisleri ile Akdeniz , Ege ve Marmara bölgesindeki turistik tesislerin önemli bir bölümü kürt kardeşlerimize aittir. Ekonomik güçün fazlası bunların elindedir. Yani ülke ekonomisi bunlar tarafından yönetilmektedir. Bu açıdan bakınca, kürtlerin ülkemizde hangi hakları, hangi yetkileri eksik bunu anlamak mümkün değildir? İhtilal döneminde gelen resmi kurumlarda Kürtçe konuşma yasağı gibi kısıtlamalarda ortadan kalkınca, başka hangi hakları kaldı bunu algılayamıyorum?
PKK ve HDP kürt kardeşlerimiz adına bizlerle birlikte sahip oldukları hakların ötesinde ayrıca hak istemekte, Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere HDP milletvekilleri seçim öncesi sık sık özerkleşmeden bahsetmektedir. Petrol gelirlerinden pay istemektedir. Özerkleşmenin bir adım öte-si , çatısı oluşturulmaya çalışılan kürt devletidir. Yapılmak istenen şey bu ülkeyi bölerek stratejik ortakların güdümünde bir kürt devleti kurmaktır.
Büyük orta doğu projesinde, orta doğudaki ülkeleri bölerek ve bir biri ile ihtilaflı hale getirerek, sürekli çatışma halinde bulundurarak, hem silah satarak bölge insanını bir birine kırdırarak kandan beslenmek, hem de buradaki başta petrol olmak üzere değerli madenlere konmak, nihai olarak da İsrail’in hedefi olan vaat edilmiş toprakları ( Dijle -Fırat havzası yani Mezopotamya) elde etmesini sağlamaktır. Hal böyle olunca , stratejik ortakların projesi olan büyük orta doğu projesinin ülkemize bir yararı olmayıp, nihayetinde ülkemizi de bölerek parçalamayı hedeflediği için bu projeye şiddetle karşı çıkılması gerekir, maalesef bu projeye sahip çıkanlar olmaktadır.
Çiller döneminde Mekmet Ağar’ın İçişleri Bakanlığı sırasında eylem yapamaz hale gelen PKK, AKP iktidara geldikten sonra Ergenekon vb soruşturmaların asker üzerinde oluşturduğu moral bozukluğu ortamı içinde yavaş yavaş eylem yapmaya başlamış, bir süre sonra önü alınamaz hale gelince de, çözüm süreci ortaya atılmıştır. Bu süreçte, PKK ya hiç müdahale edilmemiş, onlar ikmal ve lojistiklerini tamamlamış, militan sayısı artırmış, eğitimini tamamlamış, bu gün ordu gibi 80.000 militandan bahseder ve ülkeyi tehdit eder hale gelmiştir. 7 Haziran seçiminden sonra ülkenin her yerinde kan gölü oluşturmaya başlamışlardır. Çözüm sürecinin oluşturduğu müsamaha döneminde PKK serpilmiş ve güçlenerek bu ülkenin canını yakmaya başlamıştır. Bunu AKP yapmıştır. Bu günkü terörün yaratıcısı, kuzu potsuna bürünmüş hainlere çözüm süreci adı altında müsamaha gösterenlerdir. Çözüm süreci ile birlikte bu ülkenin yanında olan ve PKK yı tasvip etmeyen güneydoğudaki kürt kardeşlerimiz, aşiretler ile tüm korucular, eski içişleri bakanı sayın Başeskioğlu’nun da dediği gibi PKK nın insafına bırakılmıştır. Bu nedenle, PKK nın bölgedeki etkinliği artmıştır. Güneydoğunun bir çok bölgesinde eski içişleri bakanı Efkan alâ’nın da dediği gibi saha hakimiyeti yani bölgedeki otorite PKK nın eline geçmiştir. Potansiyeldeki bu artışın baskıdan ve korkutmadan kaynaklandığı açıktır. Örneğin ilimizde de en az vatandaşımızın % 10 nu kürt kardeşlerimizden oluşmaktadır. Buradaki kardeşlerimiz hem PKK yı hem de HDP yi destekleme-mektedirler. Konuştuğum bazı kürt hemşehrilerimiz, apo nun ermeni kökenli olduğunu kendilerini temsil edemeyeceğini ifade etmişlerdir.
Gayri nizami harp yapan, yani terör yapan bir gruba karşı normal yasal düzenleme ile müdahale edilemez! Bu önemli bir askeri kuraldır. Eğer normal yasal düzenleme ile terörle mücadele edilmeye kalkılırsa, mücadelede başarılı olma şansı olamaz. PKK ile onların yaptığı şartlarda dişe diş başa baş mücadele edilmedikçe ülke ile kumar oynanmaktadır. Yetkililer son günlerde geç olmakla birlikte PKK ile hak ettiği şekilde mücadele edileceğini söylemeye başlamıştır. Ancak bunun hukuksal yapısı oluşturulmamıştır. Devlet, terör yapanlara onların anladığı tek dil olan aynı yöntemi kullanarak onları yok edilmediği sürece, Allah esirgesin bu ülke bölünecek , devletimiz belki de yok olacaktır. Sormak gerekmez mi bu neyin ve kimin ve nasıl bir çözüm süreci diye?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.