Demirel'den Erbakan'a 'baskı' mektupları

Demirel'den Erbakan'a 'baskı' mektupları
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a darbecilerin taleplerini içeren mektuplar gönderdiği ortaya çıktı.

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, Demirel'in, Erbakan'a gönderdiği mektuplar yer aldı.

"HAKİM VE SAVCI SINAVINDA ENDİŞELER ARTIYOR"

Demirel, 3 Şubat 1997 tarihinde "Kişiye Özel" damgasıyla Erbakan'a gönderdiği mektupta, Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılan sınavlarla hakim ve savcı alındığını ve bu sınavların "adil" yapılması gerektiğini vurguluyor. Mektupta, "Bu sınavda, birtakım siyasi mülahazaların hakim olabileceği ve yapılacak seçimin adil ve hakkani esaslara uymayacağı endişeleri belirtilmektedir. Bu hususu dikkat-nazarınıza getiriyorum. İlginizi rica ederim" deniliyor.

"DİLİPAK'I BERAAT ETTİREN HAKİMİ İNCELEYİN"

Demirel'in, 4 Şubat 1997 tarihli mektubunda ise yazarımız Abdurrahman Dilipak hakkında açılan bir davada beraat kararı veren hakim Mustafa Kutluk'un cezalandırılması isteniyor. Kutluk'un, Bakanlık Tetkik Hakimliği'ne getirildiği vurgulanan mektupta Demirel, "Yargıtay kararıyla Atatürk aleyhine suç işleyen bir sanığı kasta varan bir davranışla beraat ettiren bir hakimin, bir yerde taltif edilerek Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliğine getirilmesi son derece sakıncalı bulunmuştur. Konunun incelenmesini ve neticesi hakkında bilgi verilmesini rica ederim" ifadelerini kullanıyor.

"ATATÜRK DÜŞMANLARI HAKKINDA GEREĞİNİ YAPIN"

Demirel, Erbakan'a gönderdiği 4 Şubat 1997 tarihli mektubunda ise RP'liler hakkında kendisine şikayetlerin geldiğini belirtiyor ve bu konuda önlem alınmasını istiyor. Mektupta, aynen şu ifadeler yer alıyor: "Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ile ilgili bir soruşturma dolayısı ile Cumhuriyet Savcısı bilirkişi heyetinin seçiminde baskı yapıldığı, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın irticai faaliyetlerin içinde olduğu, irticai faaliyetlerinden dolayı Askeri Şûra kararı ile Ordu'dan çıkarılan Subay ve Astsubayların, Belediye'lere ve Bakanlıklara yerleştirildiği, Atatürk düşmanlığı yapıldığı, bazı siyasi kişiliği olan konuşmacıların; laiklik, ırk ve dil konularında, ulusal değerleri yıpratmaya gayret sarf ettiği hususlarında şikayetler intikal etmiştir. Bu ve benzeri konuların, önemli hassasiyetlere sebep olduğu, huzursuzluk doğurduğu, gerçektir. Gereğini rica ederim."

"LAİKLİK İÇİN KANUNLARI HARFİYEN UYGULAYIN"

Demirel, 4 Şubat 1997 tarihli bir başka mektubunda da devrim kanunlarının uygulanmasını istiyor. Mektubunda, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerini hatırlatan Demirel, şu ifadeleri kullanıyor: "Cumhuriyetin niteliklerine ve devletin temel çatısına yönelmiş tehdit ve tehlikeler; hem toplumda, hem de devletin kurumlarında, büyük rahatsızlıklar yaratmaktadır. Bu arada, ‘Köktendinci' cereyanlara karşı fevkalade hassasiyet bulunduğu, yine malumunuzdur. Laik düzeni korumak için mevcut kanunlar, harfiyen uygulanmalıdır. Anayasa'nın 174. Maddesi'nin koruduğu ‘Devrim Kanunları' uygulanmalıdır. Devletin kurumlarına ‘Köktendinci cereyanın' sızması, kesinlikle önlenmelidir. Bu meyanda; Yargı organları, Silahlı Kuvvetler, Üniversiteler, Emniyet Teşkilatı, Okullar, İdare, Diyanet Teşkilatı, Yerel Yönetimler korunmalıdır. Gereğini rica ederim."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.