Direnişin Adı Çanakkale

Karabatak Çanakkale zaferinin yıldönümü münasebetiyle yayınladığı basın bülteninde şunlara yer verdi

Dünya tarihi göstermiş ki ülkeler arasındaki kavgaların gerçek nedeni ekonomiktir. Özellikle emperyalist sömürgeci ülkelerin göz koyduğu diğer ülkelerdeki zenginlik kaynaklarını ele geçirmek amacıyla oluşturdukları ittifaklarla ya da birebir kavgaların temelinde inanç faktörü de olsa aslı ekonomiktir. Bu süreci yaşayan ülkelerin başında yaklaşık bir asır öncesinde olduğu gibi günümüzde de asil milletimiz hedef tahtasındadır. Bu konuyla ilgili olarak geçen yılki grup toplantısında Çanakkale savaşlarıyla ilgili olarak geniş açıklamalarda bulunan Sn. Genel Başkanımızın tespitlerinden satır başlarıyla da olsa kısa kısa bahsetmek yerinde olacaktır.

Türk milletinin her yönden kuşatılmaya çalışıldığı günümüzde yaşananların başlangıç noktalarının geçmişte aranması hem bugünkü aktörlerin kimlikleri konusunda bizleri bilgi sahibi yapacak, hem de tarihi emeller hakkında hepimizi aydınlatacaktır. Bu gerçekleri ortaya çıkaracak en önemli dönem Çanakkale Savaşları adını verdiğimiz kahramanlık destanının yaşandığı yıllardır.

Asırlarca büyüyen ve üç kıtaya yayılan sınırlarından sonra acı ve göçlerle başlayan bir küçülmenin bu son çekilme hattında, büyük milletin bin yıllık ana yurdunu, Ertuğrul Ocağını, ata toprağının nasıl savunacağını, bunun için ölümü nasıl göze alacağını gösteren bir iftihar sayfasıdır.

Çanakkale yalnızca vatan topraklarını savunulması için yapılan bir savaşın adı değil, aynı zamanda bir milletin izzet-i nefsi için nasıl ayağa kalkabileceğini, ufalanarak daha fazla parçalanmamak uğruna neler göze alabileceğinin de tarihi şahadetidir.

    Çanakkale “Tek dişi kalmış canavar” a karşı Anadolu ve Rumeli Türklüğünün topyekun bir direnişinin adıdır. Çanakkale savaşı ile büyük Türk milleti, tüm dünyaya gerilemenin nihayet bittiğinin duyurmuş, bugünkü coğrafyamız üzerinde sonsuza kadar yaşamaya kararlı olduğumuzu süngü, mermi ve yüksek iman gücü ile ilan etmiştir. Geçmiş yılların ağır tahribatı neticesinde keskin bir ayrılık ve içten içe ilerleyen nifak ile kopma noktasına gelen aziz milletimiz, bu savaşla beraber aynı gaye, aynı ruh aynı ülkü ile kenetlenerek işbirliğini sağlamıştır.

Ancak ne yazıktır ki, aradan geçen yaklaşık bir asır sonra da milletimiz ve ülkemiz üzerinde benzer tehditlerin baş göstermiş olması tarihin tekerrür ettiğini göstermektedir. Bizim bu çağdaş ihanet odaklarına tavsiyemiz, milletimizi küçümseyen, onuruna ve kutsallarına dil uzatmaya yeltenenlerin, onun gücünü sınamaya kalkışanların bir asır önceki feci sonlarına bakmaları ve ders almalarıdır.

Kazanılan bu büyük zafer, tarihte ender rastlanan destanlardan biri olduğu kadar Türkün yeniden doğuşunun müjdesi ; kurtuluşa ve cumhuriyetin kuruluşuna giden yolu olmuştur. Bu vesile ile Çanakkale deniz zaferinin 97.yıldönümünde başta Büyük Atatürk’ü , silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.