Duanın bilincinde olmak
O’na olan derin sevgisi ve korkusundan dolayı gönülden boyun eğmiştir.
Bazı insanların bildiğinin aksine duanın belli bir şekli yoktur. Dua insanın Allah’a seslenmesi, isteklerini, eksikliklerini Allah’a açmasıdır. Bu yüzden belli kalıplara sığdırılması doğru değildir. İnsan istediği yerde, istediği şekilde Rabbine seslenebilir. İnsan dua ederken, Allah’ın kendisine çok yakın olduğunun bilincinde olmalıdır.
“… Biz ona şahdamarından daha yakınız.’’ (Kaf Suresi, 16)
Dua, insanın Rabbine en yakın olduğu zamanlar olması açısından çok değerli bir ibadettir. İnsan herşey için dua edebilir. Rabbimiz’in insanlar üzerindeki rahmeti çok geniştir. Bu yüzden insan herşey için Allah’a dua ve şükür içinde olabilir.
Sabahın erken saatlerindeki dua ve ibadet ise çok değerlidir. Çünkü bu saatler insanın şuurunun en açık olduğu vakitlerdir. Bu yüzden sabah namazı da çok önemli bir ibadettir. Rabbimiz samimi iman sahibi kullarının ahlaklarına ve sabah vaktinde yapılan ibadete şöyle dikkat çekmiştir:
“Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.’’ (Ali İmran Suresi, 17)
Ayrıca insan gün içersinde yoğun olduğu için ibadetlerindeki dikkati, sabahın erken ve sakin saatlerinde yaptığı ibadete olan dikkatine oranla zayıf olabilir. İnsan bu erken saatlerde daha derin düşünebilir, gün içersinde yaptığı davranışlarını sakin kafayla gözden geçirebilir. Yaptığı hataları daha iyi farkedip, Allah’tan bağışlanma dileyebilir.
"Doğrusu gece neşesi (gece ibadeti, insanın iç dünyasında uyandırdığı) etki bakımından daha kuvvetli, okumak bakımından daha sağlamdır. Çünkü gündüz, senin için uzun uğraşılar vardır. Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel." (Müzemmil Suresi, 6-8)
Bir de dua içten, samimi ve kabul olunacağından kesin emin olarak edilmelidir. Zira Allah bütün duaları kabul eder. Bazen bazı dualarımızın kabul olmadığı yanılgısına düşeriz. Bu tamamen şeytanın fısıldadığı bir vesvesedir. Ancak Rabbimiz bazen insanın duasına farklı şekillerde cevap verir. Bazen yaptığımız dua bizim için hayırlı bir sonuç getirmeyebilir. Allah sonsuz iliminin bir tecellisi olarak insanlar için neyin hayırlı olduğunu bilendir. Bazende duamızın hiç karşılığı olmamış gibi görünebilir. Allah bunların hikmetlerini ya bir zaman sonra gösterir yada ahirette gösterir. Ancak Rabbimiz ibadet olarak yaptığımız bütün duaları kabul eder.
“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.’’ (Bakara Suresi, 186)
Bazı insanlar görünürde dualarının kabul olmadığını düşünerek duadan vazgeçmektedirler. Bu Kuran ahlakına uymayan bir tavırdır. Bir de insan dularında Allah’tan hem dünyada hem de ahirete hayatında güzellik istemelidir. Sadece dünyanın menfaatlerinden faydalanmak için dua etmek çokta samimi olmayacaktır. Zaten dua eden kişi Rabbinin yüceliğinin ve azametinin bilincinde olmalıdır. Bunun bilincinde olan samimi inanalar duayı da gerektiği gibi yaparlar. Onlar Allah’tan dünyada iman ve güzellik, ahirette Allah’ın rızası ve cenneti için dua ederler. Rabbimiz sadece dünyevi nimetlere sahip olmak için dua edenlerin duasına da icabet eder. Ancak Allah’ın rızasını bırakıp, menfaatleri için dua edenlerin ahirette alacakları karşılık farklı olacaktır.
“Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur.’’ (Şura Suresi, 20)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.