Erdoğan'a neden 'Beni bakanlıktan al' dedi

Erdoğan'a neden 'Beni bakanlıktan al' dedi
Arınç, "Beni bakanlıktan, vekillikten alın, şu AA'da bir görev verin."

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anadolu Ajansı (AA)'nda çalışanların emekli olduklarında aldıkları tazminatlara dikkat çekerek, kendisinin de milletvekilliği bırakıp AA'da görev almak istediğini Başbakan'a ilettiğini söyledi.

Arınç, "Ercan Sadık İpekçi arkadaşımızın bizden aldığı tazminat 620 bin 966 TL. Yetmiyor, sandıktan da 231 bin 643 TL alıyor. Bizdeki pozisyonu muhabir. Toplam 852 bin 609 TL eline para ödendi. 10 kişiye ödediğimiz tazminat 8 milyon 602 bin TL. İsmail Yılmaz, Genel Müdür Danışmanı, toplam tazminatı 982 bin 674 TL.'' dedi.

2013 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Arınç, kendisine bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bütçeleri üzerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını cevapladı. Arınç, Anadolu Ajansı'nda çalışanların emekli olduklarında aldıkları astronomik rakamları açıkladı. Anadolu Ajansı ve TRT ile ilgili eleştiriler olduğunu belirten Arınç, bazı sorulara cevap vermeye İçtüzük'te engel olduğunu, çünkü bu kurumların bütçelerinin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmediğini kaydetti.

“BENİ BAKANLIKTAN, VEKİLLİKTEN ALIN, ŞU AA'DA BİR GÖREV VERİN”

Anadolu Ajansı'nın son durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Arınç, “Özelikle son dönemlerde yaptığı çalışmalar, yüzümüzü ağartacak düzeyde'' diye konuştu. 'işten zorla çıkartıldılar, sendikasızlaştırma...' gibi söylentilere değinen Arınç, “Ben AA'nın hangi statüde olduğunu bilmezdim. Bana bağlandıktan sonra tanıdım. Meclis'teki muhabirlere, bütün gazetecilere 'ah keşke siz de AA'da çalışsaydınız' diyorum. Onlar da 'amin' diyorlardı. Bir gün de çıktım Sayın Başbakan'a 'beni bakanlıktan, milletvekilliğinden de alın şu Anadolu Ajansı'nda bir görev verin' dedim. 'Niye?' dedi. Çünkü hiç kimse zorla emekli edilmedi. Herkes dilekçesini verdi ve emekli oldu.” ifadelerini kullandı.

Arınç'ın bu sözleri üzerine ‘böyle bir emekliliği kim istemez, darısı başına' diyen CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin'e Arınç, şöyle cevap verdi: “Çok sevdiğiniz sendika başkanı Ercan Sadık İpekçi, emekli dilekçesini verdi ve Ekim 2011'de emekli oldu. Valiler kendi tazminatlarını düşünsün, genel müdürler emekli olunca ne kadar tazminat alacaklarını düşünsünler, milletvekillerinin zaten böyle bir hakkı yok, ama Ercan Sadık İpekçi arkadaşımızın bizden aldığı tazminat 620 bin 966 TL. Yetmiyor, sandıktan da 231 bin 643 TL alıyor. Bizdeki pozisyonu muhabir, toplam 852 bin 609 TL eline para ödendi. 10 kişiye ödediğimiz tazminat 8 milyon 602 bin TL. İsmail Yılmaz, Genel Müdür Danışmanı, toplam tazminatı 982 bin 674 TL.''

Arınç'ın bu örnekleri üzerine ise CHP'li milletvekillerin ''soygun yapmışlar gibi konuşuyorsunuz'' diyerek tepki gösterdi. Arınç da ''Niye heyecanlandınız? Çok kıymetli bunlar. Gökten zembille gelmişler.'' karşılığını verdi.

“ÇAYCININ ASGARİ KIDEM TAZMİNAT TUTARI 225 BİN TL”

AA'da çaycılık yapanın aldığı asgari kıdem tazminat tutarının 225 bin TL olduğunu belirten Arınç, emekli olan 201 kişi için ödenen tazminat tutarının da 61 milyon TL olduğunu bildirdi. Arınç, ''201 kişi '1 trilyon tazminat aldık ne mutlu bize' dediler. Bize bunların çalışırken maliyeti asgari 14 bin TL idi, yerine aldığımız personelin maliyeti 5 bin TL'ye geçmiyor.'' dedi.

 Arınç, RTÜK üyelerine kira yardımı yapılmadığını, kurum tarafından kiralanan lojmanların üst kurul üyelerine tahsis edildiğini, kira miktarının geçmişte 4 bin TL iken bunun 2 bin 500 TL'ye çekildiğine dikkat çekti.

“İNSAN ONURU İHLALİ NEDENİYLE 270, AİLE YAPISININ KORUNMASI İLKESİ İHLALİ NEDENİYLE 200 MÜEYYİDE UYGULANDI”

Bir milletvekilinin 'televizyon yayınlarında yozlaşma var' sözlerine ''Haklısınız, sizden daha çok katılıyorum'' karşılığını veren Arınç, insan onuru ilkesinin ihlali nedeniyle 270; milli, manevi değerler ve aile yapısının korunması ilkesinin ihlali nedeniyle de 200 müeyyide uygulandığını bildirdi.

Tutuklu gazetecilerin durumu ile ilgili olarak eleştirilere ise ''Cezaevinde gazeteciler varsa, bunların sorumlusu ben miyim, benim kurumlarım mı?'' diye soran Arınç, şöyle devam etti: ''Bu insanların yargılayan, iddianame tanzim eden veya bunlar hakkında tutuklama veya hüküm veren yargı değil mi, ben bu yargının bir temsilcisi miyim? Yargı noktasında bana söylenebilecek hiçbir şey yok. Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, arkası yok, sayılması da mümkün değil. 70, 80, 90 rakamlarından bahsederken, bu insanlar kim- O insanların kim olduğunu her fırsatta söylemeye devam edeceğiz. Uzun süren tutukluluklar konusunda, içerde bulunan gazetecilerin tahliye edilmeleri konusunda söylediklerimi herkes biliyor. Şu veya bu davalar sebebiyle, içerde bulunan asker, emekli asker, gazeteci, milletvekili konusunda tutuklama olmaması gerektiğini şahsi, özel düşüncem olarak ifade ediyorum. Bunu dışında kim ne söyleyebilir? 'Basın özgürlüğünü istemiyor, tutuklamalardan yanadır' diye bana bir kusur isnat edilebilir.”

“TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOKTUR DİYENLERİN MASKELERİNİ İNDİRİYORUZ”

Arınç, ''Bunlardan birisi yurt dışına haber yaptığı zaman 'terörist, terör örgütü' demiyor, 'Kürt özgürlük savaşçıları, Kürt direnişçileri' diyor. Tanımlamayı böyle yapınca rapora katkıda bulunan bir kişinin raporu nasıl yönlendireceğini biz biliyoruz.'' dedi. Gazeteci olduğu belirtilen kişilerle ilgili hazırlanan iddianameden bazı bölümler okuyan Arınç, ''Bunu kullanarak 'Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur' demeye çalışanların maskelerini indiriyoruz.'' ifadesini kullandı.

“GAZETECİLERİN YIPRANMA PAYI YENİDEN KOYULABİLİR”

Arınç, gazetecilerin yıpranma payı konusunda kendi çalışmasını bitirdiğini anlatarak, şahsen gazetecilerin yıpranma payının diğer iş kolları da düşünülerek yeniden koyulabileceğini düşündüğünü kaydetti. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın aktüerya dengesi, Sosyal Güvenlik Kanunu'nun bütünü, 4 yıl önce kaldırılan bir şeyin 4 yıl sonra nasıl ve hangi amaçla konulabileceği, gazetecilere bir ayrıcalık olup olmayacağı, diğer iş kollarının bundan ne kadar etkileneceğinin araştırdığını söylediğini anımsatan Arınç, ''Buna da saygı duymak lazım. Hiçbir yerde 'ben mutlaka yıpranma payı gazetecilere tanınacaktır' demedim. Düşüncelerimi ifade ettim. Bu düşüncelerimin arkasındayım.'' şeklinde konuştu.

Toplantıda, hükümetten beklentilerin dile getirildiğini, ancak gazete patronları ile ilgili hiçbir şey konuşulmadığının altını çizen Arınç, şunları kaydetti: ''Bugün gazetecilerin, sendikaları konusunda da, yıpranma konusunda da 212 sayılı kanun konusunda da en büyük çilesi bizden değil patronlardan kaynaklanıyor. Ben milyar dolarlık ihalelere girip peşin para yatıran bir insanın, televizyonunda, gazetesinde çalışanlara 6 aydır maaş ödemediğini söylüyorum. Gazeteci arkadaşlar bana teşekkür ediyorlar ve 'konuştunuz, iki aylık ödendi, bir daha söyleyin de diğerleri ödensin' diyorlar. Ancak bunu siz de söyleyin. Kapının önüne konulan gazetecinin hiçbir özgürlüğü yoktur. Anadolu Ajansı'nda biz bunu yapmadık. Orada tek sendika vardı. Benim o sendika ile ilgili sözlerimi eleştirebilirsiniz, ama ben iki sendikanın varlığını her yerde iftiharla ilan ettim. Çünkü başka hiçbir gazetede, televizyonda tek bir sendika bile yok. Çünkü patron 'sendikaya girerseniz ne iş ne maaş, kapının önündesiniz' diyor.''

 TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile RTÜK'ün 2013 yılı bütçeleri kabul edildi.

Haber 7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.