İskilipli Atıf Hoca Kuva-yı Milliye’ci idi

İskilipli Atıf Hoca Kuva-yı Milliye’ci idi
Yazdığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” risalesinden dolayı İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanarak 1. Meclis önünde idam edilen İskilipli Atıf Hoca Efendi’nin; “Kuva-yı Milliye’ci” olduğu ortaya çıktı

Yazar Mehmet Sılay, dönemin Şeyhülislâmı Mustafa Sabri Efendi tarafından İngilizlerin baskısı sonucu kabul ettiği Kuva-yı Milliye’ye karşı beyannamenin altına İskilipli Atıf Hoca’nın; “Kuva-yı Milliye’ye karşı olmak günahtır, vebaldir ve caiz değildir diye” imza atmadığını söyledi

 

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbeti’nde “İdam Edilişinin 85. Yıldönümünde İskilipli Atıf Hoca” yı anlatan Hatay eski Milletvekili Dr. Mehmet Sılay, İskilipli Muhammed Atıf Hoca Efendi ile Tahürü’l-Mevlevî’nin, dönemin Şeyhülislamı tarafından kabul edilen ve Kuva-yı Milliye hareketine karşı gelen bir kararın altına imza atmadıklarını söyledi.

Sille Kültür Evi’nde gerçekleştirilen sohbette “İskilipli Atıf Hoca – Hayatı ve Eserleri” adlı kitabının bir özetini sunan Dr. Mehmet Sılay, “İskilipli Muhammed Atıf Hoca Efendi; 1876’da İskilip’in Toyhâne köyünde doğmuştur. 4 Şubat 1926’da idam edilmiştir. Akkoyunlu aşireti beylerinden, İmamoğulları’ndan Kara Haliloğlu İbrahim oğlu Hasan Kethudâ oğlu Mehmet Ali Ağa’nın oğludur. Annesi Mekke-i Mükerreme’den yıllarca önce göç etmiş olan Beni Hattab aşîreti şeyhlerinden Arap Dede diye tanınmış şeyhin torunu Nazlı Hanım’dır” dedi.

İskilipli Atıf Efendi’nin Osmanlı Padişahı VI. Mehmet Han’ın Huzûr Derslerine muhâtap olarak katılarak Mecidî ve Osmânî nişanlarıyla taltif olunduğunu kaydeden Dr. Sılay, İskilipli Atıf Hoca’nın, Şapka Devrimi’nden önce 1924’de kaleme aldığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı risalesi gerekçe gösterilmek suretiyle İstiklal Makhemesi’nde yargılanarak 4 Şubat 1926 yılında suçsuz yere 1. Meclis önünde asılarak idam edildiğini ifade etti.

Halkın İskilipli Atıf Hoca’dan, Necip Fazıl Kısakürek’in “Son Devrin Din Mazlumları” adlı eserinden haberdar olduklarını ve gazeteci-yazar Sadık Albayrak’ın eserinden tanıdığını hatırlatan Sılay, “Meğer daha evvel İstanbul Üniversitesi Medeni Hukuk ve Toprak Hukuku Profesörü Ebu’l Ula El-Mardin “Huzur Dersleri (Padişahın huzurunda yapılan dersler)” diye üç ciltlik bir eseri var. O eserde İskilipli Atıf’ın o huzur derslerinin muhatabı imiş. VI. Mehmet Vahdettin Han’ın Huzur Dersleri’nde 1922 yılına kadar bulunmuş” diye açıklama yaptı.

İskilipli Atıf Efendi’nin mezarını bulmak ve tesbit etmek için çok uğraştıklarını ve Allah’ın yardımıyla Mamak’ta Kimsesizler Mezarlığına defnedildiğini öğrendiklerini belirten Sılay, şunları söyledi: “Yaptığımız araştırma sonucunda Babaeski Müftüsü sabık Ali Rıza Efendi’nin, Fatih Müderrislerinden İskilipli Muhammed Atıf’ın hem duruşmasında, hem infazında, hem de defininde bulunmuş. Böyle birisi ortaya çıktı. Vefat etmiş. Biz oğluna ulaştık. Oğluna İskilipli Atıf Efendi’nin defnedildiği yer; Mamak semt kabristanı garipler (kimsesizler) mezarlığı” demiş ve yerini de göstermiş. 1954 de o mezarlık bir başka yere taşınmış. Şimdiki Garipler Mezarlığı Sincan’da. Burası Şafak Tepe Parkı olmuş. Tam karşısında Mamak Şehitliği var. O katip zabitinin oğlu bulundu. Bize olan güvencesini zor da olsa sağladı. 2005 yılında bize kabrin yerini gösterdi. Biz de gittik ve yağmurlu bir günde değişik bir şekilde kabrini açarak kemiklerini bulduk. İskilip’te bulunan ve “İkmal” soyadıyla bilinen yakınlarından alınan saç ve tırnak numuneleri ile kemiklerin DNA’ları uyum gösterince her şey netleşti. 2007’de de İskilipli Atıf Hoca’nın kemikleri, cenaze namazı kılınıp 4 kişi tarafından Çorum’un Kartaldağ yaylasında açılan mezarına Yasin-i Şeriflerle birlikte tekrar gömüldü. Oraya anıt bir mezar yapılacağına dair İSO başkanı Murat Yalçıntaş’tan söz alındı.”

 

ATIF HOCA KUVA-YI MİLLİYE’Cİ

İskilipli Atıf Koca ile ilgili 1919’un Sonbaharı’nda yaşanan bir olayı da dinleyicilere nakleden Dr. Mehmet Sılay, bu önemli olayla ilgili şunları anlattı:

“Bazı arkadaşlar bunu Genelkurmay arşivinden belge olarak öne çıkarıyorlar. İngiliz kruvazörlerinin namluları Dolmabahçe Sarayı’na çevrilmiş. Yani Padişah ve Halife’nin yatak odası namlunun hedefi. İngilizler tarafından Şehzade Karakolu basılıyor ve bizim polisimiz ile bekçimiz katlediliyor.

İstanbul işgal altında.  Devrin son Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi İngiliz’lerin dayatması, baskısı ve zorbalığı ile bir beyanname neşretmek zorunda kalıyor. Beyanname de Kuva-yı Milliye’ye karşı. İngilizler, Anadolu’ya savursunlar diye bu beyannemeleri Yunan teyyarelerine veriyorlar. Bu haberi duyar duymaz İskilipli Atıf Hoca Efendi, Tahürül Mevlevî ile birlikte koşarak Şehülislam’a geliyorlar. Böyle bir şey duyduk, doğru mu?. Doğru diyorlar. Bu arada Mustafa Sabri’nin damadı da İngiliz baskısı altında, İstanbul Hükümeti adına tehdit ederek bütün ulemaya bu beyannameyi imzalatıyor. İmzalamayanlar var. Tahürül Mevlevi ile İskilipli Atıf Efendi; “Kuva-yı Milliye’ye karşı olmak günahtır, vebaldir ve caiz değildir” diye imzalamıyorlar. Hatta İskilipli Atıf, Vakit gazetesine giderek orada buna ilişkin bir tekzipname yazıyor.

İskilipli Atıf’ın bu tavrı, halktan ve Kuva-yı Milliye’den yana olması tabiî ki çok önemli.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.