Osmanlı döneminde bayramlar
Yayınlanma:
Osmanlı döneminde bayram hazırlıklarının evlerde, şehirlerde ve sarayda günler öncesinden başlardı...
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ, Osmanlı tarihi boyunca sarayda, başkentte ve yöneticilerin bulunduğu bütün merkezlerde bayram günlerinin daima törenle kutlandığını belirterek, ''Osmanlı döneminde bayram, devlet ve halkın birlikte idrak ettikleri duygusal bir süreçti'' dedi.
Ertuğ, yaptığı açıklamada, Osmanlı döneminde bayram hazırlıklarının evlerde, şehirlerde ve sarayda günler öncesinden başladığını kaydetti.
Şehirlerde sokakların, meydanların temizlendiğini ifade eden Ertuğ, ''Bu çalışmaların temel amacı, meydanlarda bayram için salıncakların kurulmasına elverişli bir alan hazırlanmasıdır. Meydanlarda salıncaklar, atlı karıncalar kuruluyordu. Salıncaklarda yetişkinler de sallanıyordu. Toplumun orta sınıfının eğlencesidir. Onun dışında cambazlar gösteri yapardı. Bu cambazlar, tiyatro sanatçısıdır. Meydanlar, insanların toplanma yerleridir. Osmanlı döneminde bayram, ciddi anlamda şehir halkının bütün olarak eğlendiği, birbirini gördüğü, sosyalleştiği bir dönemdir'' ifadelerini kullandı.
Ramazan ayında ve bayramda kahvehanelerde Hacivat-Karagöz gibi gösteriler ile meddahların hikaye anlatması gibi etkinlikler düzenlendiğini bildiren Ertuğ, halk ve devlet adamları arasında özel bir kıyafetin olmadığını, herkesin en iyi kumaştan ve en yeni elbiselerini giyinmeye çalıştığını anlattı.
''BAYRAM SABAHI NAMAZ İÇİN BAYRAM ALAYI OLUŞTURULURDU''
Sarayda arife günlerinin de önemli olduğunu, arifenin bayram hazırlıklarının tamamlandığı gün anlamına geldiğini aktaran Ertuğ, ''Bayram sabahı namaz için bayram alayı oluşturulurdu. Bayram namazı çok önemlidir. Padişah ve bütün devlet adamları hep birlikte camiye giderdi. Camiden yine büyük bir alayla dönerdi. Bu, şehir için büyük bir gösteri olur. Padişahın bayram namazına büyük bir alayla gidip dönmesi şehir halkı için çok hoş bir gösteridir'' diye konuştu.
Sarayda, bayramın birinci gününde divan üyelerine ve törene katılan üst düzey devlet adamlarına ziyafet verildiğini anlatan Ertuğ, şunları söyledi:
''Üst düzey devlet adamları arasındaki bayramlaşma, bayramdan birkaç gün önce başlamış olurdu. Padişahla yapılan bayramlaşma, bayram sabahı sarayın ikinci avlusunda yapılırdı. Bunun için bütün devlet adamlarına bir gün önceden davetiyeler gönderilirdi. Padişah, sarayda halkla bayramlaşmaz ama padişah bayram alayına çıktığı zaman halk onu görüyordu. O arada da eğer insanların çok özel bir şikayeti varsa, padişaha iletebiliyorlardı. Halk, padişaha sesini duyurabiliyordu. Bu, bayram namazı olmazsa, cuma namazında olurdu.''
''MUTLAKA HEDİYELEŞME OLURDU''
İnsanların birbirlerine hediyeler verdiğini belirten Ertuğ, şunları kaydetti:
''Büyükler küçüklere hediye verirdi. Mutlaka insanlar için hediyeleşme olurdu. Bu hediyeleşme her şey olabilir. Mesela devlet adamları da padişaha hediye getirirdi. Daha alt memurlar, bir üsttekine hediye getirirler ama bu bir rüşvet gibi değil. Üst kademede olan da alttakine para verirdi. Yani karşılıklı bir hediyeleşmedir ama alttaki daha çok hünerini gösterecek bir şey yapıp üsttekine takdim ederdi. Üstteki de hediyenin değerinden çok daha fazlasını verirdi. Bunlar arasında çok kıymetli kitaplar, kumaşlar, mücevherler, hatlar yer alırdı. Halk arasında ise daha küçük hediyeler verilirdi.''
Ertuğ, bayram sabahı sarayda bir ziyafet verildiğini, ayrıca devlet adamlarının da kendi evlerinde öğle yemeği verdiğini hatırlattı.
Mutfak için büyük çaplı alışverişlerin yapıldığını bildiren Ertuğ, ''Sarayda Ramazan Bayramı'nda hafif şeylerin yenmesi için hazırlık yapılırdı. Kurban Bayramı'nda ise daha etli şeyler hazırlanıyordu. Helva ve lokum çeşitleri ile kaymaklı ve cevizli baklava en başta gelirdi. Ayrıca meyveli veya baharatlı çok çeşitli şuruplar hazırlanırdı. Mesela Yasemin, Gül şerbeti gibi. Taze kahve mutlaka ikram edilirdi'' dedi.
''MEDENİYETİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİDİR''
Osmanlı döneminde hayatı törene dönüştüren bir anlayışın hakim olduğunu ifade eden Zeynep Tarım Ertuğşöyle konuştu:
''Mesela Osmanlı Devleti'nde 'bayram' kelimesinin karşılığı öncelikle ramazan ve kurban bayramlarıdır. Yönetimin bu kutlamalara nasıl katıldığı, ülkenin kültür ve medeniyet anlayışını yansıtmaktadır. Bu iki bayram dışında Anadolu'da bazı yerlerde Nevruz Bayramı kutlanırdı. Osmanlı tarihi boyunca sarayda,başkentte ve yöneticilerin bulunduğu bütün merkezlerde bayram, daima törenle kutlanırdı. Çünkü hakikaten hayatı törene dönüştüren bir yaşam anlayışı vardır. Bu yaşam anlayışı ve bayramlar, aslında var olan medeniyetin en önemli göstergesidir. Osmanlı döneminde bayram, devlet ve halkın birlikte idrak ettikleri duygusal bir süreçti. Bütün toplumlarda bayramlar var. Bayram kutlama şekilleri, ne kadar önem verildiği medeni olma ölçüsüyle ilgilidir.''
Bayramların bu dönemde de güzel kutlandığını vurgulayan Ertuğ, ''Sadece biz geriye baktığımız için bayramları çok şatafatlı algılıyoruz. Bugün de bazı insanlar bir tatil dönemi gibi düşünseler de bayram her yerde kutlanıyor. Tatil yörelerinde bile insanlar bir şekilde bayram olduğunun çok bilincindeler. Ülkemizde çok yerleşmiş bir bayram geleneği var. Bu çok hoş bir şey. Geleneği seçkinler yürütür. Bütün toplumlarda gelenekler, seçkinler tarafından yürütülür. Onların öncülüğüyle devam ettirilir. Şimdi yine öyle oluyor'' dedi.
Star Gazetesi
Kültür Ve Sanat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.