Patronun tecavüz ettiği Suriyeli kadını yargı da yalnız bıraktı!
Gazetekarınca'dan Nalin Öztekin'in haberine göre patronları 31 yaşındaki Cihan A. ve 40 yaşındaki Süleyman T.’nin sistematik şekilde tecavüz ettiği kadın özellikle ağabeylerinin kendisine zarar vermesinden korktuğu için cinsel saldırıya maruz bırakıldığını gebe olduğunu fark edene kadar kimseyle paylaşamadı.
Cinsel saldırı sonucu hamile kalan kadın bu süreçte tıbbi, hukuki ve psikolojik bir destek alamadı, kürtaj imkanına erişemedi. Doğum sonrası bebeği çocuk esirgeme kurumuna teslim etti.
Savcıya göre ‘rızaya dayalı ilişki’
Ağır travmalar yaşayan kadın olayın ardından 1 yıl sonra konuyu adli mercilere taşıyarak failler hakkında şikayetçi oldu.
Nitelikli cinsel saldırı suçlamasıyla başlatılan soruşturmada N.K. maruz bırakıldığı sistematik tecavüzü tercüman aracılığıyla anlatırken, failler suçlamaları reddetti.
Soruşturma sürecini yürüten Cumhuriyet savcısı delil yetersizliğini gerekçe göstererek ve faillerin beyanını esas alarak ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verdi.
N.K.’nin reşit olmasını gerekçe göstererek cinsel saldırı beyanını rızaya dayalı cinsel ilişki olarak yorumladı.
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
''Müştekinin beyanı şüphelilerin savunmaları ve S.Y’nin ifadesi dikkate alındığında... şüphelilerin müştekiye cinsel istismarda veya müşteki ile şüpheliler arasında bir cinsel ilişki meydana gelmiş ise bunun müştekinin rızası haricinde zorla olduğuna dair ve bu nedenle şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını gerektirir yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakta…''
Beden muayenesi ve DNA testi yapılmadı
Soruşturma boyunca hukuki bir destek alamayan N.K.’nin yaşadıklarını etkili soruşturma çerçevesinde değerlendiren ceza hukukçusu, avukat Fırat Çiçek, Türkiye’de adli yargılama sürecinde dezavantajlı grup içinde yer alan mültecilerin, çocukların ve LGBTİ+’ların birçok temel hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti.
Çiçek, soruşturma aşamasında delillerin toplanması için yapılması gereken işlemlerin gözardı edildiğini şöyle açıkladı:
Cinsel dokunulmazlığa ilişkin suçlarda vücuttan örnek alınması ve beden muayenesinin yapılması maddi gerçeğe ulaşmak için doğrudan delil üretmektir. Ve bu konuda mevzuat savcılık makamına yetki vermiştir. Bununla birlikte savcılık makamı maddi gerçeğe ulaşmak için lehe ve aleyhe tüm delilleri toplamak ile yükümlüdür. Fakat somut olayda savcılık bu yönteme başvurmamıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince cinsel saldırı suçlarında soruşturma aşamasında mağdura istemi halinde vekil atanır şeklinde düzenlenme var.
Bu kadar önemli suç iddiasında ve mağdurun dezavantajlı grup içinde yer alması durumunda istemi aranmaksızın şeklinde düzenleme yapılmalıydı. Cinsel saldırı suçundan mağdur olan bir mülteci kadın hukuki yardım alma hakkı yani barodan avukat talep etme hakkı konusunda bihaber. Bu konuda adli makamlar tarafından bilgilendirme yapılmadığı için kendisini bir avukat ile temsil edemedi.
Anayasa Mahkemesi de dosyayı görüşmeyi reddetti
Soruşturma sonucunda ‘kovuşturmaya yer yoktur’ kararı verilmesi üzerine dosya Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.
Ayrımcılık yasağının ihlali, mağdurun hukuki yardım alma hakkına erişememesi, etkili başvurma hakkının ortadan kalkması ve yetkili makamların etkin ve eksiksiz soruşturma yürütememesi üzerine yapılan başvuruda “iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle “kabul edilemezlik” kararı verildi.
AİHM’in emsal kararları yok sayıldı
Avukat Fırat Çiçek, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar için ise şunları söyledi:
İhlallerin bu denli açık olduğu bir dosyada ve AİHM’in cinsel saldırı suçlarında vermiş olduğu emsal kararları göz ardı edilerek verilen bu karar mağdurların adalete olan güvenini sarsmaktadır. Sonuç olarak daha fazla örselemeden ve travmatize etmeden soruşturma süreci yürütülmelidir. Özellikle cinsel şiddet dosyalarında bunda olduğu gibi olumsuz sonuçlanmaması için mağdura resen avukat ataması yapılmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. medyafaresi
haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.