Amacımız görevden kaçmak değil tersine halkın sağlığını korumaktır

Amacımız görevden kaçmak değil tersine halkın sağlığını korumaktır
Acil bir uzmanlık işidir. Acil hekimliğinin kriterleri bizzat Sağlık Bakanlığı tarafından çizilmiştir ve aile hekimleri bu kriterleri TAŞIMAMAKTADIR

Acilde görev yapacak hekimin uzun yılları kapsayan tecrübe ve eğitiminin olması gerekir. Sağlık Bakanlığı oluşturduğu kurullar ve düzenlediği sertifika programları ile bunun zorunluluğunu vurgulamıştır.

Bunlardan bir tanesi Bakanlığın uyguladığı 4 yıllık acil hekimi sertifika programıdır. Sağlık bakanlığı bu sertifika olmadan acil hekimliği yapılamaz demektedir. İkincisi Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu acil tıp uzmanlığı ayrı bir tıp disiplini olarak tariflenmiş ve uzun süreli gözetimli eğitimden sonra gerekli yeterlilik, yetkinliklere sahip olunduktan sonra kazanılan bir uzmanlık olduğunu söylemiştir. Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun (TUK) Acil Tıp Uzmanı tarifindeki yetkinlik ve yeterlilik niteliklerinin Aile Hekimlerinde bulunmadığını TUK un web sitesin açıkça ilan edilmiştir..

Özel bir bilgi birikimi ve deneyim gerektiren acil hizmetlerinin özelliği dikkate alındığında; bu alanda deneyimsiz olunması, acil servise başvuran ve pek çoğu yaşamsal ve süratli müdahale gerektiren hastaların ihtiyaç duydukları hizmeti alamamalarına yol açabilecektir.

Acil sağlık hizmetlerinin gerektirdiği eğitime sahip olmamaktan kaynaklanan bilgi beceri yoksunluğu nedeniyle de tıbbi kötü uygulamalar (malpraktis) ortaya çıkabilecektir. En başta halkımız hakkettiği acil sağlık hizmetini alamadığı gibi acil müdahale gerektiren ve hayati tehlike arz eden durumlarda sakatlık ve ölüm gibi istenmedik kötü sonuçlarla karşı karşıya kalma olasılığı artmış olacaktır.

Böylesi bir durumda hekime yönelik cezai, hukuki (tazminat) ve mesleki sorumluluk ile ilgili aile hekimi bir dizi yargılama faaliyeti ile karşı karşıya kalabilecektir. Kendisini aklama gayretinin yaratacağı yıpranma dışında, duygusal yıkımlara da uğrayabileceği tabiidir.

Hal böyleyken böyle istenmeyen durumlar meydana geldiğinde Aile Hekimlerinin sorumluluk ve yükümlülüğü ne olacaktır? Telafisi olmayan bu sakatlık ve ölümler karşısında vatandaşın durumu ne olacaktır? Bir diğer durumda acil servislerde zaten yüksek oranda var olan şiddet iyice artmayacak mıdır?

 

            24 saat Hizmet eden bir hekimden verimli çalışması beklenemez:

 

Aile hekiminin mesaisi azaltılmadan fazla mesai olarak mevcut iş yükünün üstüne nöbet konmak istenmektedir. Dikkat edilmelidir ki aile hekimi saat 08.30-17.30 arasında Aile Sağlığı Merkezinde asıl görevini yapacak ve bu görev akabinde örneğin saat 17.30 de nöbetine gidecek ve sekiz saat üzerinden 01.30 a kadar görev alacaktır. Yani saat 17.30-01.30 arasında da hastanede acil nöbetçisi olarak görev yapacaktır. NÖBET İZNİ VERİLMEMESİ nedeni ile ertesi gün de saat 08.30 de  asıl görevi olan Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimliği görevine tekrar başlayacaktır. Bu kanun bu şekli ile; yeterince dinlenmenin engellenmesine neden olabilecek ve bu durumun da telafisi mümkün olmayan hayati hatalar oluşturma riski barındırdığı açıktır. Başka bir ifadeyle dinlenme sürelerinin kısa olması ve yeterli dinlenmenin sağlanamamasının beraberinde getireceği dikkat dağınıklığı hem anayasada tanınan çalışanların dinlenme hakkını ihlal etmekle birlikte devletin çalışanları koruma

yükümlülüğünün ihlali niteliğindedir hem de olası telafisi mümkün olmayan hayati hatalar doğurabilir. Böyle bir durumda hekime yönelik cezai, hukuki (tazminat) ve mesleki sorumluluk yüklenmeye çalışılacaktır.

Mevzuat hazırlanmasında çifte standart uygulanmaktadır. Örnek vermek gerekirse,  trafik yasasında şoförün sürekli olarak 5 saatten fazla çalışması ve 24 saatte toplamda 9 saatten fazla araç kullanması yasaklanmıştır. Oysaki bizlerden 24 saat kesintisiz hekimlik yapmamız istenmektedir. Hem de acil servis gibi önemli ve kritik yerde. Şimdi sormak istiyoruz hekimlik şoförlükten daha mı az dikkat istiyor? Hangi iş alanı olursa olsun 8 saatten sonra verimliliğin düştüğü yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. O halde 24 saat çalışan bir hekimden ne kadar verimlilik bekliyorsunuz

 

            Aile Hekimliği ayrı bir tıp disiplinidir. Aile Hekimliği temel görevi koruyucu sağlık hizmetleri olup acil servis görevi bu işlerden de koparacaktır.

            Aile hekimlerinin “belirli bir mekânda” ve “kendisine kayıtlı kişilere” hizmet vereceği, onların tüm sağlık sorunlarını bileceği, biyo-psikososyal yaklaşım ile hastalarına daha fazla faydalı olacağını Sağlık Bakanlığımız tarafından defalarca ilan edilmişti.

Bizler ASM’lerde gün içinde polikliniğimizi yapıyoruz. Asıl işimiz olan koruyucu hekimliğe daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Alanımıza ve mesleğimize sahip çıkmak istiyoruz. Her işe yama, her şeye joker olmak istemiyoruz. Her isteyenin jokeri, her açık kalan deliğin yaması olmak görevlerimiz arasında değildir

Koruyucu sağlık hizmetlerini yürüten birinci basamak sağlık çalışanlarını ayrı bir mesleki eğitim ve deneyim gerektiren hastane acillerinde görevlendirmek hangi nesnel gerekçelere dayanmaktadır? Uluslar arası normlara ve çağdaş uygulamalara baktığımızda hangi örnekle açıklayabilirsiniz?

Aile hekimliğinin uluslararası normlarına aykırı her türlü uygulamanın karşısında olacağımızı bildiriyoruz. Uluslar arası çağdaş uygulamalara uyumlu olan basamaklı hasta bakımı uygulamasından bir sapma değil midir?

Çağdaş uygulamalara uygun olan, Aile Hekimlerinin koruyucu hizmetler vermesi ve koruyucu hizmetlere entegre olmasıdır.

 

            Hasta Memnuniyeti En Üst Düzeyde Olan Bir Uygulama Köreltilmek mi İsteniyor?

         Daha önceki Sağlık Ocağı sistemi çözüm olmadığı için Aile Hekimliği sistemine geçildi. Bir çok hekimimiz bu durumdan da aslında zarar gördü. Özel polikliniklerini kapatmak zorunda kaldı ve aile hekimliğine geçmeye zorlandı. Küçük yerleşim birimlerinde görev almak zorunda kaldı. Açıkçası gönüllü ya da gönülsüz herkes aile hekimliği sistemine entegre oldu. Yapılan vatandaş memnuniyet araştırmaları göstermiştir ki halkımız yüksek oranda (%90) bu uygulamadan memnun kalmıştır. Bu kadar memnun olunan ve başarıya ulaşan bir uygulama takdir edilip ödüllendirileceği halde nöbet gibi bu tür müdahalelerle köreltilmek istenmektedir.  Sağlık sektörünün her alanındaki açığın Aile Hekimlerini fazla çalıştırılarak kapatılmasına çalışılması, Aile Hekimliğinde başarılmış olan %99 hedef realizasyonunu ve %90 ların üzerine çıkmış hasta memnuniyetini ortadan kaldıracaktır. Çünkü Aile Hekimi asli işini yapamaz hale gelecektir.

         Yerel ve ulusal basında nöbeti savunan yazarlara baktığımızda bizleri dinlemediklerini, sırf politik tarafgirlik bağlamında davrandıklarını ve popülist yaklaşım sergilediklerini görmekteyiz. Olayları bilmeden ve bilgisi olmadan yazmak halkı yanlış yönlendirmekten başka bir sonuç vermeyeceğini düşünmekteyiz.

         Kamuoyunu yanlış yönlendiren ve "hekimin görevi sadece hasta bakmaktır" gibi çarpıtan yazılarla Aile Hekimliği sistemi yıpratılmak istenmektedir. Aile Hekimlerinin baktığı hasta sayısı 2. ve 3. Basamağa göre daha fazladır. Ayrıca ek 33 tane görevimiz vardır. Hatta ve hatta Adli ve Defin nöbetlerini Yasayla belediyelere verilmiş olduğu halde ilde bir tek bizler tutmaktayız.

Görev tanımında olmayan bu durum Aile Hekimliği Kanununa da aykırıdır. Sözleşmeli bir hekimin başka bir sağlık kuruluşunda nöbet tutturulması hukuki ve tıbbi birçok soruna neden olacağı da mutlaktır. İyi hazırlık yapılmaz ise tıbbi ve hukuki sorunlara da açık bir uygulamadır. Burada bir kişi ölür ise veya sakat kalır ise sorumlusu kim olacaktır?

         O halde böyle yazmanın amacı nedir? Amaç kamuoyunu doğru yönlendirmek mi yoksa aile hekimlerini kamuoyuna yanlış tanıtmak gibi gizli hedefler mi beslenmektedir? Böyle tek taraflı ve bilgi sahibi olmadan yazılanlardan dolayı bir sağlık çalışanı zarar görürse bunun vebali kim olacaktır?

 

            “Ettiğimiz Hekimlik Yeminin Bilincindeyiz ve sonuna kadar sadığız”

 

         Hekimlerin ettiği yemin ilk planda "PRİMUM NON NOCERE" yani “önce hastaya zarar verme” kuralıdır. Başka bir ifadeyle tıbbın altın kuralı öncelikli olarak hastaya zarar vermeyeceksin anlamındadır. “İyileştirebilirsen iyileştir ama hastayı tedavi edeceğim diye kötüye götüremezsin” felsefesini özetler.

Aksaray'da senelerdir acil servise gereken önem verilmediği için vatandaşlarımız sürekli mağdur edilmiştir. 4 yıl önce yerelde Sağlık Müdürlüğünü uyardık. Acilde hekim açığı olacak önleminizi alın dedik. Fakat yıllardır hiçbir ilerleme olmadı. Hiçbir girişim yapılmadı. Hatta Aile Hekimliğine ilk geçişte vatandaşlarımız farkında değil ama Aksaray Acil servisteki uygulamalardan ve tedbir alınmadığından dolayı çok zorluk çekildi. Sağlık yöneticiliği yapmak popülist girişimlerle siyasileri idare etmek değildir; bilakis temsil ettiğin kesimin haklarını savunmaktır. Vizyon sahibi olabilmek yani önceden çıkabilmesi muhtemel sorunları önceden görebilmektir. Bir sözümüzde yerel basınımıza; Nedense bir kısım yerel basınımız maalesef Aksaray'da 5. kuvvet görevini görmemekte, kamuoyunun sesini yansıtamamakta ve sivil topluma hizmet etmesi gerekirken düşmanca tavır takınmaktadır. Bizler toplumun saygın üyeleri olarak ve güçlü bir sivil toplum örgütü olarak aleyhimizde yazılanlarda hiç muhatap alınmadık ve sesimize kulak verilmedi; özellikle de nöbet konusunda bizim görüşümüzü hiç irdelemediler.

 

                                  

 

                                                                Aksaray Aile Hekimleri Derneği

                                                                            Yönetim Kurulu

haberfark.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.