Circir Oluk
Çeşmenin akmakla akmamak arasında gidip gelen ve cir-cir diye akan suyundan en çok Karabaş adındaki serçeler faydalanırdı.
Bazen Teke Taşı’nda oğlak güdüp, yorgun argın, susuzluktan dudakları çatlamak üzere gelen çobanların da sabrını ölçerdi adeta bu çeşme.
Suyun az olduğu bu çeşmede ikinci sıkıntı, sülüklerin de geçimini bu çeşmeden sağlıyor olmasıydı.
Yörük kızlarının su bidonlarından sıra kalırsa, belki geceleyin susayıp da Domuz Tepesi tarafından gelen kurtlar ya da ayılar da su ihtiyacını giderecektir bu taş yapı, tek tekneli ve nazlanarak akan küçük çeşmeden…
O beldeye üç kilometre yakın bir yerde Beş Oluk diye bir yer vardı.
Bu çeşmede beş tane oluk vardı ve her oluktan dakikada üç ton su akıp gidiyordu. Çeşmede ayrıca üç tane betondan tekne vardı ve teknelerin büyüklüğü, içinde çocukların yüzmesine bile elverişliydi.
Circir Oluk’ta sulayamadığı eşeklerini burada rahat rahat sularlardı Yörükler…
Çoban, davarlarına “Giyya!” deyiverse, beş yüz keçi on dakikada sulanırdı bu gürleyen çeşmelerden.
Beş Oluk’un civarında oturanlar için ne küresel ısınma vardı, ne de suların çekilmesi korkusu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.