Mehmet Emin Parlaktürk
Diyanet, "dezenformasyonla Mücadele Merkezi" kurmalıdır!
Gazete, dergi ve televizyonlar dahil bilumum yazılı basın ve görsel yayın organlarında, facebook, tik tok, instagram, X gibi tüm sosyal medya mecralarında, Yüce İslam Dini hakkında o kadar çok yanlış bilgiler veriliyor, o kadar çok uydurma hikayeler ve akla, mantığa, ilme, tarihi vakalara aykırı öyle asılsız rivayetler anlatılıyor ki, bunları bizim bir fert olarak takip etmemiz ve hepsine cevap vermemiz mümkün değil!..
633 sayılı Kanunun 1.maddesine göre, "İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli Diyanet İşleri Başkanlığı, resmi bir kurum olarak bu takibi yapmalı, uzmanlarıyla bunlara tek tek cevap vermeli ve kamuoyunu bilgilendirmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, halkımız, yalan-yanlış anlatılan sözde dini bilgileri doğru zannedip kandırılmakta, sapık yollara sevk edilmektedir.
Bunu önlemek için önerim şudur:
Tıpkı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda kurulan "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi" gibi, Diyanet'te de aynı isimde bir Merkez kurulmalı ve bu Merkez tüm medyayı her gün tarayarak; Allah, Peygamber, Hz. Muhammed, Din, İslam, Kur'an vb. gibi dini kavramların geçtiği haber, yazı, yapım ve paylaşımları tarayıp takip etmeli, yanlış bilgileri tashih ederek halkımızı doğru bilgiyle aydınlatmalıdır.
Kendilerine, hoca, imam, şeyh, gavs, kutup, halife, mehdi, Allah dostu, efendi vs gibi isimler verdirerek etrafına topladığı insanlarla bir cemaat oluşturan, ilim ve irfandan mahrum, kara cahil, kaba softa, ham yobaz bazı sahtekâr din bezirgânları, sırtlarına cübbe, başlarına da sarık geçirerek sosyal medyada arz-ı endam etmekte, resmiyette "dur" diyen çıkmadığı için de, dini tahrif ve toplumu ifsat faaliyetine devam etmektedirler.
Nasıl ki, Tarım Bakanlığı, insan vücuduna zararlı gıdaları takip ve tespit edip bunları imha ediyor ve imal edenleri ve satanları cezalandırıyorsa;
Hakeza Sağlık Bakanlığı, insan sağlığına/bedenine zarar veren ilaçları yasaklıyor, bunları tespit ettiğinde imha edip yapanları cezalandırıyorsa;
Diyanet de bir devlet kurumu olarak ve üstelik kanunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak "Din konusunda halkı aydınlatma" görevini yerine getirmek üzere, itikat, ibadet ve ahlaka aykırı bilgi veren ve davranış sergileyen, hiçbir dini temele ve doğru bilgiye dayanmayan sözlerle ve görüntülerle insanların maneviyatını ifsat eden, onları ruhsal bunalıma sürükleyen, psikolojik dengesini bozan ve dini değerleri istismar edip toplumun huzurunu kaçıran bu insanlara engel olmalı, din konusunda doğru bilgiler verip halkı aydınlattıktan sonra da bunu yapanları TCK'da karşılığı olan madde ile cezalandırmak için yargıya intikal ettirmelidir.
Çünkü, insan vücudunu ve bedenini anlamlı kılan, ruhu ve maneviyatıdır. Ruh yoksa, beden cesettir. Bedene verdiğimiz değer ve korumayı, ruhumuza ve maneviyatımıza da vermemiz gerekmez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.