Dr. Küçükapan: "El, ayak, ağız hastalığı olan çocukların tedavisinde antibiyotik kullanılmamalı"
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasibe Uyğun Küçükapan; el, ayak ve ağız hastalığının suçiçeği hastalığına benzer özellikler gösterdiğini belirterek, hastalıkta antibiyotik kullanılmaması gerektiğini, yapılacak şeyin semptomatik tedavi olduğunu söyledi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasibe Uyğun Küçükapan, el, ayak ve ağız hastalığının suçiçeği hastalığına benzer özellikler gösterdiğini belirterek, "Ayak, ağız hastalığı çocuklarda görülen bulaşıcı, viral (virüslerle ilgili) döküntülü bir hastalıktır. Birden fazla virüs sebep olduğu için bir kez geçiren çocuk tekrar bu hastalığa yakalanabilir. El, ayak hastalığını tarif ederken, hastalık halk arasında çok bilinmediği için suçiçeğinin kardeşi diye tarif ediyoruz. Çünkü hastalık ateş ve boğaz ağrısıyla başlıyor daha sonra ağız içerisinde yaralar çıkıyor daha sonra el ve ayaklarda bazen popoda olabilecek şekilde suçiçeğini andırır tarzda içi su dolu kabarcıklar, kızarıklıklar, döküntüler meydana geliyor. Özellikle hastalığın ilk gününde hekime başvurulmuşsa ateş ve boğaz ağrısı yakınması ile gidilmişse ve fizik muayenede de boğaz kızarıklığı tespit edilmişse çok kez bu hastalara boğaz enfeksiyonu düşünülerek antibiyotik başlanabiliyor. Oysaki viral bir hastalık olduğu için antibiyotiğin tedavi de yeri yok. 1-2 gün sonra döküntüleri ortaya çıkınca hastalığa tanı koymak daha kolay oluyor" ifadelerini kullandı.
"Hastalıktan korunmak için temizliğe dikkat edilmesi gerekiyor"
Konya Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasibe Uyğun Küçükapan, hastalığın damlacık yoluyla, yakın temasla ve tükürük ya da dışkı yoluyla bulaştığını vurgulayarak, "Çocukların aynı oyuncakları oynaması, aynı tabak, bardağı kullanması aynı ortamda bulunması hastalık için kolaylaştırıcı ve bulaştırıcı bir faktör. Hastalıktan korunmakta her bir viral hastalıkta olduğu gibi el temizliği çok ama çok önemli. El yıkamak koruyucunun önüne geçebilir ve hasta bireyin izole edilmesi gerekir. Hastalık kendi kendini sınırlayan aslında iyi huylu bir hastalık" dedi.
"Hastalığın tedavisi antibiyotik değil"
Küçükapan ayrıca hastalıkta antibiyotik kullanılmaması gerektiğini belirterek, "Çok fazla komplikasyon (karmaşıklık) görmediğimiz bir hastalık hastalığın tedavisi antibiyotik değil hastalıkta yapılacak şey semptomatik tedavi. Bunun için ateş düşürücü ağrı kesiciler ağız yaraları için ağız bakımı ve ağrı azaltıcı spreyler bağışıklığı desteklemek amaçlı kara mürver ekstresi içeren gıda takviyesi gıdalar kullanılabilinir. Doğal ürün olarak dut pekmezi ağız yaralarına iyi gelmektedir. El ve ayakta ki döküntüler için kaşıntılı olabiliyor bunun için alerji şurupları ve yine kaşıntıyı azaltıcı krem ya da losyonlar kullanılabilinir. Hastalık 1 hafta içerisinde kendini sınırlayarak düzeliyor ama bazen çocuktan çocuğa, bağışıklık sistemine göre hastalığın bulguları da hafif ya da şiddetli olabiliyor. Bazı çocuklar bu dönemi daha zor atlatabiliyor. Ağızdan hiçbir şekilde beslenemeyen çocuklar oluyor. Bunların da o dönem hastaneye yatırılıp sıvı tedavisiyle gıda takviyesini yapılması ve çocuğun susuzluğa gidişinin önlenmesi gerekiyor. Hastalık çok bulaştırıcı olduğu için hastalığı aslında 5 yaş altı çocuklarda görüyoruz ama daha büyük çocuklarda ergenlerde de görülebiliyor. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış olan kişiler gebeler ve kanser hastalarıyla bu çocukların yakın temasının önlenmesi gerekiyor. Hatalığı geçiren çocukların kreşe gönderilmemesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.