Eskiden Kız İsteme Âdeti Nasıldı?
Bende kendisine orada yazdığımı, ancak çok teferruatlı değil dedim. Zaman zaman Üniversite de okuyan gençlerimiz Aksaray yöresi kız isteme adet ve geleneğimizi soruyorlar. Meğerse öğrendim ki, okullarında sık sık bu adetler konuşuluyormuş. Hatta herkes kendi yöresinin bu adetlerini araştırması isteniyormuş.
Bende bilebildiğim kadar ve büyüklerimden öğrendiğim şekli ile günümüz gençliğine bir örnek teşkil etmesi için bir nostalji yapayım. Çok geriye gitmeye gerek yok bizim evliliklerimizde bile eski usul ile evlendik gençlere çok enteresan gelir.
Kız istemek öyle gençlerin beğenmesi ile olmazdı. Kızlar eskiden evlerinde kullandıkları suları sokak çeşmelerinde doldururlardı. Erkeklerde uzaktan kızlara bakar beğendiklerini gönüllerinden geçirirlerdi. Konuşmak mı kimin haddine bir konuş cinayet çıkardı ve hatta namus meselesi sayılırdı.
Kızları önce Anneler beğenir, sonra anne babayı ikna eder, iknadan sonra anne oğlanla görüşür oğlan uzaktan görmeye çalışırdı. Hele görme olayı yâda beğenme hadisesi kırsalda mümkün olmazdı. Eş dost tanıdık bulunur önce anne ve bir yakını kızı görmeye giderdi. Kızla tanışırken onu kucaklayıp öpen anne Kafsındaki örtüsünü açarak yüz kısmını kontrol ederdi. Bir eksiklik yâda yüz kısmında bir arıza var mı diye bakardı. Beğenirlerse birkaç gün istenip dünür gidilirdi.
Dünürcülüğe kesinlikle oğlan götürülmez, bir yakın yâda sözü dinlenen bir büyük alınarak dünür gidilirdi. Dünürlükte hoşbeşten sonra biraz ortam ısınınca götürülen büyük sözü açar kızı isterdi. Kız istemekle kalınmaz, kız tarafı da gün ister ve oda erkek tarafını ve oğlanı soruştururdu.
Birkaç gün sonra tekrar gelinir fikirleri sorulurdu. Fikirler olumlu ise, bu sefer alınacak satılacaklar konuşulurdu. İşte götürülen büyük hatırlı kimse bunun için götürülürdü, altın ve başlık parasını fazla vermemek için aracı olurdu. Erkek tarafı kız tarafına belli bir başlık vermesi için belli bir parada anlaşılırdı. Bu para düğün öncesi kız tarafına ödenirdi.
Daha sonra altın sayısı kesilir yapılan pazarlığa göre altınlar alınırdı. Şimdiki gibi bilezik kolye olmadığı için beşibirlik, yada büyük altının yanında fese takılacak küçük altınlar kesilirdi. Düğünden öncede bu altınlar geline takılırdı.
Bir diğer konu ise şimdiki gibi koltuk kanepe veya beyaz eşya kesimi yapılmazdı. Kaş kat yani kaç adet yatak yorgan, halı ve halı yastık kesimi yapılırdı. Bunlar üzerinde de anlaşmaya varılınca iş getirilen emaneti bırakmaya kalırdı. Bu emanet küçük de olsa bir altın olurdu.
Kız verildikten sonra kıza alınacaklar üzerinde hanımlar etkili olurlardı. Erkekler buna karışmaz hanımlara bırakırlardı, hanımlarda çevredeki verilen kızları emsal göstererek talepte bulunurdu. Böylece kız isteme ve nişana ilk adım atılırdı.
Erkek heyecan içerisinde evleneceğe kıza söz kesilmiş ama onu nasıl görürüm telaşında olurdu. Öyle şimdiki gibi el ele tutuşup göz göze gelerek çarşı Pazar dolaşmak kesinlikle olmazdı. Kaçak göçek görüştünüz, görüştünüz yoksa kesinlikle başka görüşemezsiniz. Resmi nikâha o dönem izinname denirdi. Bunu yapana kadar el alem içinde sözlünüzle görüşemezsiniz. Hadi anlaşamayıp ayrılırda kızın adı çıkarsa düşüncesi hakimdi.
Şehirlerde komşu evlerinde falan sözlünüzle görüşebilirsiniz. Ama köylerde bu mümkün değil ya samanlıkta, yâda ahırda görüşebilirsiniz. Öyle kız tarafının evine direk gidip oturmanız mümkün değil. Gizli gittiğiniz yerde kız tarafının bir yakını tarafından görülürseniz üstüne birde dayak yersiniz. Bana sorarsanız bizde böyle evlilik yaptık, üstüne üstlük birde gece kayın biraderden yumruk yedik.
Bunu niye anlattığıma gelince zamane gençleri çok hazır kız buluyorlar ve bulup babalarına emir vaki yapıp kız alıyorlar. Nereden nereye gelmişiz, hele şimdi internet denen alet çıktı anneler babalarda devreden çıktı. Eskisi mi iyi şimdiki mi derseniz. Eskisi biraz abartı idi ama bugünküde çok laçkalaştı, yani işin cacığı çıktı ne örfümüz kaldı nede âdetimiz. Kız isteme âdeti yazısı arayanlara da kopya vermiş olduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.