O haberde, Mehmet Sanlav’ın (Şıhlı) yaşadığı dram yer alıyordu.

Habere ilişkin yapılan yorumların, söylemlerin hedefi aynı adresi gösteriyordu. “Belediye niye destek olmuyor, devlet niye sahip çıkmıyor, Eskil’in zenginleri nerede? gibi.”

Bu tür olaylarda suçlanan isimler hep aynıdır.

Sırasıyla;
Önce Belediye Başkanı,

İlçe Kaymakamı,

Hanifi Karakaya, Cafer Dinler Vb…

İl Genel Meclis Üyeleri…

Öncelikle yorum sahiplerinin hepsinin duyarlı insanlar olduklarını ve yaşanan dramın üzüntüsü içinde bu yorumları dile getirdiklerini ifade etmemiz gerekiyor.

Ancak, bu tür yardımlarda resmi kurumlar belli kriterlere göre desteklerini verir. İşi zenginlere havale etmek ise kişinin kendisinin psikolojik olarak rahatlamak istemesinin bir sonucu sanki!

Ayrıca, o değerli yorum sahiplerinden farklı düşündüğüm küçük bir nokta var.  

“Bir proje kapsamından mini bir Hollanda gezimiz olmuştu. Orada bizi bir lokantaya öğle yemeğine götürdüler oldukça büyük denilebilecek o lokantada çalışanların ortak özelliği zihinsel ve fiziksel özürlü olmaları idi.

Biz ise Avrupa’nın en genç ülkesi olarak derdimiz çalışmadan yaşamak.

Burada da Mehmet Sanlav dahil insanlara yapılacak en büyük iyilik onlara yapabilecekleri nispetinde iş imkanı sağlamaktır. Çalışan insan huzurlu ve mutludur, çünkü insan ürettiği sürece vardır.

Yeşil kartım iptal olacak, sosyal yardımlardan faydalanamam diyerek sigortalı iş bulan bazı gençlerimiz, ne yazık ki çalışmadan yaşamaya yüz tuttuğu ülkemizde işte bir seçim yaklaşıyor siyasi liderlerin en büyük vaatleri artık eskisi gibi iş kapısı açacağımdan çok sosyal yardımlar!

Cumhuriyetimizin kurucusu ATATÜRK “çalışmadan, yorulmadan, üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada istiklal ve istikballerini kaybederler” diyerek yıllar öncesinden gelecekte milletimizi bekleyen en büyük tehlikenin bugün yaşamakta olduğumuz üretmeden, çalışmadan yaşama azmimize! Dikkat çekmiştir.

Yine Eskil’in en zenginleri ifade edilen kişiler memleketin aynı zamanda en çalışkanları arasında yer almıyor mu, Örneğin bir Hanifi Karakaya’nın, Hanifi Karakaya olmak için tırnakları ile kazıyarak bugüne geldiğini görürsünüz.

Olayın bir başka boyutu.

Müslümanın müslümana tebessümünün bile sadaka yerine geçtiği yüce dinimizde ben ne yapabilirimden uzak, olayı birkaç zengine indirmek!

Basit bir hesaplama yapalım. Eskil İlçe Tarım Müdürlüğü’ne kayıtlı çiftçi sayısı 4 bin 500, pancarda, hububat ve ayçiçeğinde üretimde ibrenin milyonlarca tonu bulduğu Eskil’de bu rakamın yüzde 10’u bile öşrünü ve zekatını düzenli verse bu memlekette emin olun Mehmet Sanlav gibi sıkıntılı bir tek kardeşimiz kalmaz.

Evet Eskil’deki birkaç zenginden medet uman kardeşlerimiz belki kendilerini bu noktada çaresiz gibi görüyorlar, belki o durumda ben olsam şu yardımları yaparım diye düşünüyorlar, ancak onların içinde bulundukları durum dahilinde neler yapabileceğinin en güzel kanıtı AKATDER Kurucu Başkanı Ahmet Sanlav’ın tek başına çıktığı yolda kurduğu dernek ve yaptığı çalışmaların yanı sıra hem binlerce fidanı toprakla buluşturması hem de en son yaptıkları toplantıya yıllardır bir araya gelmeyen Sayın Şerafettin Meral ve Sayın Necati Belgemen gibi iki ismi buluşturup yardım kampanyası ile 30 bin lira gibi bir rakamı tek toplantıda toplayabilmesi bireyin gücünün güzel bir göstergesi.

Son husus “kıl beşini gör işini” söylemi ile “komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözü ile çelişen anlayıştan uzak, islamiyeti kıldığı namazdan, ömrünün son deminde gitti hac’dan, gitti umre sayısının kabarıklığından, yaptırdığı cami binasının güzelliğinden ibaret olmadığını bilen, kendisinden çok ötekini düşünen ve  ömrünün her anında Peygamber Efendimizin (SAV) sünnetine uygun yaşayan bireylerden oluşan bir toplum olmamız dileğiyle.