Kadının Kocasına Karşı Görevleri
Eğer islam’ın belirlediği sorumluluk yerine, kendi hevasına veya topluma uyarak hareket edilirse Allah’a karşı gelinmiş olur, o zaman Müslümanlığımızdan da söz edemeyiz.
Kur’an-ı kerimin nisa suresi 34. Ayeti kadınla erkeğin görevlerini yani üsleneceği sorumlulukları belirlemektedir. Burada erkeğin sorumluğunu yerine getirirken evine ve hanımına karşı itaat ediyor, bu aslında Allah’a itaat etmiş oluyor, çünkü bu itaati Allah istediği için yapılmaktadır. Aynı ayetin devamında da kadının evine ve erkeğine itaati gerçekleşirken, yine kadın bu itaatini Allah istediği için gerçekleştirmiş oluyor. İşte eşler her hususta İslam dinine göre yaşamlarını düzenlerse huzur ve mutlu bir aile olarak yaşarlar, yalnız bunun zıddı heva ve isteklerine göre yaşamak isterlerse o zaman aile cehennem hayatına dönüşür.
Kadınlar, kocalarının evin reisi olduğunu iyi bilmelidir. Ona karşı vazifelerini mümkün olduğunca güzel ve zamanında yerine getirmelidir. Kadının efendisine itâat etmesi ve onun meşrû emirlerini yerine getirmesi, Allah tarafından belirlenmiş kocasına olan görevleri arasındadır.
Allah Teâlâ bu konu da şöyle buyurmakta: “…Sâliha (iyi) kadınlar, itâatkârdır. Allah’ın, kendilerini (haklarını) korumasına karşılık, gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar.” [1] Âyetteki; “gizlide” ifadesinde: kocanın malı, namusu, âile sırları gibi şeylerdir ve hatta buna kadının karnındaki çocuk da dâhildir. Kadının bunları muhafaza etmesi ve karnında ki çocuğunu düşürmemesi, hamileliğini saklayıp kocasının haberi olmadan kürtaj felâketini irtikâp etmemesi lâzımdır. İşte bunları muhafaza eden kadın “iyi kadınlar” sınıfına dâhil edilmiştir. Kadın bunları yapmakla, Cenabı Hakkın rızâsına mazhar olduğu gibi, kocasının da sevgisini kazanır.
Şu hâlde kadın, evvela mevkiini ve sorumluluklarını bilmeli, evin reisi ve kendisinden sorumlu olan efendisine İslam ölçüleri dâhilinde daima itâat etmeli, sevgi ve saygı ile ona candan bağlanmalıdır. Kadının efendisine itâat etmesi öylesine önemli ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde kadınlara önce namazdan, sonrada efendisine itâat edip etmediğinden sorulacaktır.”[2]
İslâm ahlâkı, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi aile kurumunda da başıbozukluğu kabul etmez. Bu sebeple, bir sosyal kurum olması itibariyle, aile içinde de bir düzenin hakim olması gerekir. İslâm, bu yetki ve sorumluluğu, belli şartlar içinde “erkeğe vermiştir.” Bu durumda, aile düzeninin huzur ve saadetinin sağlanması için, her mesuliyet sahibine olduğu gibi, aile reisine de saygılı olmak, kadının başta gelen sorumluluğudur.
Muaz b. Cebel (r.a.)’den: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, kadın, kocasının hakkını yerine getirmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz.” [3] Yine hadisi şerifte bildirildiğine göre erkek ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur, fakat kocasının olmadığı zaman: “…Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur.” [4]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.