Neden Avrupa Birliği’nde değiliz
Müzakereler başladığında ülkede büyük bir heyecan yaşanmış, üyelik ile birlikte nelerin olacağı sürekli konuşulmuştu. Hükümet o zamanlar milletin desteği ile demokratikleşme yolunda büyük değişimler yapmıştı. Ancak özellikle Almanya ve Fransa’nın üyeliğe karşı çıkmaları ve Türkiye’nin PKK ile mücadelesine destek vermemeleri sonucunda ülkemizde AB üyeliğine karşı isteksizlik meydana gelmişti. Günümüzde ise kamuoyunda AB’nin Türkiye’ye karşı samimiyetsiz bir tutum sergiledikleri genel görüş olarak kabul görmektedir. Elbette AB’nin atacağı olumlu bir adım Türk halkının tekrar bu konuya pozitif bakmasına vesile olacaktır.
Ancak AB’ye neden alınmadığımız konusunda samimice düşünürsek en geçerli sebeplerden biri olarak karşımıza bağnazlık çıkacaktır. Bugün Ortadoğu’da bağnazlığın sebep olduğu ırkçı bakış açısı, kadına karşı saygısızlık, sanatın, bilimin, estetiğin önemsiz görülmesi Avrupa ülkelerinde bir iticilik meydana getiriyor. Ülkemizde de İslam’ın yaşanıyor olması akıllara “Türkiye AB’ye girecek olursa bu bağnaz tehlike bizi de sarar mı?” düşüncelerini getiriyor. Elbette Türkiye’yi diğer İslam ülkeleri ile kıyaslayacak olursak daha modern ve laik olduğu açıkça görülüyor. Ancak bu durum yine de Avrupa’nın ülkemize karşı tedirginliğini hafifletmiyor.
Bağnaz zihniyete sahip insanlar kendi inançlarını benimsemeyen bir topluluğu asla kabul edemezler. Hatta onları kafir olarak ilan eder, öldürülmesi gerektiğine inanırlar. Bunu gazete, televizyon, dergi vs. anlatmaktan da çekinmezler. Doğaldır ki Avrupa’da böyle bir yaşam tarzından çekiniyor. Çünkü Avrupa’da bilim, sanat, estetik her yerde yaşanıyor. Kadınlar değer görüyor, yönetici konuma getiriliyor. Erkeğin ve kadının bakımlı olması yadırganmıyor.
Bulgaristan ve Romanya gibi ülkeler Türkiye ile kıyaslandığında çok daha zayıf olmalarına rağmen, bağnazlıktan uzak oldukları için AB’ye çoktan girebilmişlerdir. Bu yüzden Türkiye’nin bağnazlığa karşı bir politika izlemesi ve kendini Avrupa ülkelerine göstermesi gerekmektedir. Bunun için Kuran’da sanatın, bilimin, estetiğin haram olmadığı, tam tersine modern bir yaşamın en güzel şeklinin ancak İslam ile yaşanabileceği anlatılmalıdır
Rabbimiz bir ayetinde bazı insanların kutsal kitaplarda anlatılan İslam’ı değiştirip yeni din ortaya çıkardıklarını, türettikleri bu dine de gereği gibi uymadıklarını şöyle haber vermiştir:
“... (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.” (Hadid Suresi / 27)
İslam barış dinidir. Yani bağnaz zihniyetin öğrettiğinin aksine Kuran’da öfke, kin, düşmanlık ve kan dökme yoktur. İslam hangi dinden olursa olsun insanların barış içinde yaşamasına teşvik eder. Bu zihniyeti ortadan kaldırmanın tek yolu ise gerçek Kuran ahlakının tebliğ edilmesidir. Yani Peygamberimiz (sav) zamanında yaşanan İslam’ı günümüze tanıtmaktır. Kuran’daki Müslüman’ın neşeli, sevgi dolu, barış yanlısı, hoşgörülü, nezaketli, modern, adalet sahibi yüzünü insanlığa anlatmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.