Sigara ve obezite kanseri tetikliyor
Prof. Dr. Köksal, "Çocuk hastalarımızın erken tanı alabilmeleri, bu hastalıklara ilişkin bulgu ve belirtilerin bilinmesi ve hızla tanıya gidilmesiyle mümkündür. Ülkemizde çocuk hastalarımızın çoğu ileri evrelerde tedaviye gelmektedir. Buna rağmen sağ kalım oranı yüzde 65'in üzerindedir. Erken tanı ile bu oran yüzde 70-80’lere çıkabilir. Bu şansı çocuklarımıza verebilmek için erken tanıya önem vermeliyiz” dedi.
Kanser tedavisinin uzun ve zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, bu süreçte çocukların sosyal ortamdan uzak kaldığını, bunun psikolojik ve sosyal yönden desteklenerek telafi edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
SİGARA VE OBEZİTE EN ÖNEMLİ SEBEP
SÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlem Ata da, “Her yıl kanser nedenli ölümlerin 4 milyonu 30-69 yaş arası erken ölüm kabul edilen yaşlarda olmaktadır. Eğer gerekli önlemler alınmazsa bu sayının 2025 yılında 4 milyondan 6 milyona çıkması beklenmektedir. Kansere yüzde 90-95 çevresel faktörlerin, yüzde 5-10 genetik faktörlerin neden olduğu tespit edilmiştir. En sık görülen çevresel faktörler arasında yüzde 25-30 oranında sigara ve tütün mamulleri kullanımı, yüzde 30-35 oranında kötü diyet ve obezite, yüzde 15-20 enfeksiyonlar ve diğer sebepler arasında radyasyon, stres, fiziksel aktivitenin azlığı ve çevre kirliliği ön plandadır” diye konuştu.
Kanserle mücadele için topyekun bir kampanya başlatılması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ata, “Bu yaklaşım tarzıyla tüm kanserlerin üçte biri önlenebilir. Kanserle mücadelede bireysel olarak sigarayı bırakmak, doğru diyetle beslenmek, ideal kiloya sahip olmak, düzenli fiziksel egzersiz yapmak gibi önlemler alınabilir” dedi.
6 AYDA BİR KANSER TARAMASI YAPTIRIN
SÜ İç Hastalıkları Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dağlı ise, “Dünyada en önemli ölüm sebeplerinin 2’nci sırasını oluşturan ve sürekli artış gösteren kansere çevre kirliliği, yenilen gıdaların doğal olmaması, sürekli stresli bir yaşam ve tanımlanmayan kimyasal ve bitkisel ilaç kullanımı neden olmaktadır. Bu saydığımız faktörler özellikle lenf bezi ve kan kanserlerinin başlıca sebebidir. Halkımız düzenli bir şekilde 6 ayda bir hiçbir şikayeti olmasa bile kanser taraması yaptırmalıdır. Bu tarama erken tanı için önemlidir” şeklinde konuştu.
GENETİK FAKTÖRLER DE ETKİLİYOR
SÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Ceylan, prostat kanserinin erkeklerde cilt kanserinden sonra görülen en sık kanser türü olduğunu belirterek, “Bir erkeğin hayatı boyunca bu hastalığa yakalanma riski yüzde 16, bu hastalıktan ölme riski ise yüzde 2,5’tur. Hastalığın yaşa göre dağılımında baktığımızda, genç yaşta prostat kanseri tanısı konulabilirken, hastalık en sık 65-69 yaş aralığında görülür” ifadelerini kullandı.
Yaş arttıkça prostat kanserine yakalanma riskinin arttığını vurgulayan Doç. Dr. Ceylan, “Özellikle cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, sigara-alkol kullanımı, D vitamini yetmezliği ve kalsiyum düşüklüğü, bazı hormonlardaki bozukluklar, genetik ve ailesel faktörler hastalık riskini artırır. Ailesinde, özellikle birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma oranı olmayanlara göre daha fazladır. Gerçek anlamda kalıtsal prostat kanseri çok nadirdir ve genellikle 55 yaşın altındaki erkeklerde görülme oranı daha fazladır. En güçlü risk faktörleri ise, ileri yaş ve siyah ırktan olmaktır” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.