Şimdi o aktörler nörüyor?
12 Eylül ihtilalını yargıya götüren Sayın Erdoğan Hükümeti şimdide 28 Şubat muhtıracılarını hukuk önünde hesap vermeye çağırıyor. Adı laikliği koruma olan 28 Şubatçıların aslında demokrasiye bir müdahale yaptıklarını fevkalade biliyorlardı. Yaptıkları muhtıra tebligatını o günün hükümetine zorla imzalatarak uygulamaya geçtiler, hem de irtica hortlaması adı altında mütedeyyin insanlara baskı yaparak, mahkemelere vererek.
Söz konusu irtica korkusu ile baskı yaptıkları iktidar 10 yıldır iktidar olduğu halde hala irtica hortlamadı. Genelkurmay Başkanı İbrahim Hakkı Kabadayının başında olduğu askeri idarenin başoyuncusu Çevik Bir Paşa idi. Daha sonra anlaşıldı ki, Çevik Paşa “ Batı Çalışma Gurubu üyesi” olduğu anlaşıldı. Ergenekon da gördüğümüz tezgâh iddianamelerinde olduğu gibi İhtilal zemini irtica üzerine kurularak dinle alakası olmayan insanlar baş aktör seçildi ve onlar gerekçe gösterildi.
İsterseniz bu aktörler şimdi Aksaray tabiri ile Nörüyorlar bir bakalım. Çevik Paşa 1999 yılında emekli olup İstanbul’a yerleşirken, yazımı kaleme aldığım tarihte 28 Şubat raporundaki genelge imzası nedeni ile Emniyette sorgulanıyordu. Fadime Şahin Müslim gündüz’ün koynundan çıkarılmış 12 yıl hiçbir yerde görünmeden estetik yaptırarak açılıp saçılmış. Tıpkı Fotoğrafta gördüğünüz gibi kapalılıktan modernliğe geçti. Daha sonra nerede çalıştığı bilinmemekle birlikte her yıl bir yerlerde KGK’li olarak çalıştığı görülüyor, yani bu şarlatan kız bundan sonrada korumaya alınıyor.
Ali Kalkancı bir süre cezaevinde yatıp dışarı çıktıktan sonra sakallarını kesip, “ben aslında dini bilmem beni getirip buraya koydular” diye açıklama yaptıktan sonra sakallarını kesip eski alemci hayatına döndü. Müritlerinden topladığı paralar ile kurduğu fabrikada uyuşturucu ticareti yaparken yakalandı ceza evinde yatıyor. Müslim gündüz ise cezaevinden çıktıktan sonra tekrar müritlerinin arasına döndü ama fazla itibar bulamadı müritlerinin çoğunluğu dağıldı. Bazen İstanbul’da bazen Elazığ’da yaşamına devam ediyor. 28 Şubata gerekçe gösterilen aktörleri gördünüz mü ne yapıyorlar?
Rahmetli Erbakan hükümetine irtica gerekçesi gösterilmiş, İmam Hatiplerin orta kısımları kapatılmış, Üniversitelerde başörtüsü yasağı getirilmiş, kuran kurslarında okuma yaşı yükseltilerek Milli Eğitime bağlanmış, Dini vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarında dini faaliyet yasaklanmıştı. İsterseniz neler getirildiğini özet olarak sizlere aktarayım;
Kuran kurslarının denetim ve kontrollerinin Milli Eğitim Bakanlığına verilmesi.
Tarikat, vakıf ve cemaatlerin açtıkları kuran kurslarının kapatılması, yasal olan kurslarında Cumhuriyet rejimine bağlı din adamlarının görevlendirilmesi.
İrticayı faaliyet nedeni ile TSK’den atılanların kamu kurumunda çalışmasını engelleyecek yasal düzenleme yapılması. Şeriatçı kadroların çalışma ve faaliyetlerinin kontrol edilmesi.
Hükümet değişikliğinden yararlanarak kökten dinci kadroların tasfiye edilmesi. Vakıf, dernek, yurt ve şirketlerinin denetlenmesi. TSK bu tür kuruluşlardan alışveriş yapmaması.
Görüldüğü üzere bütün hedefler Müslüman bir ülkede mütedeyyin insanların sindirilmesi ve inançlarından soğutulması üzerine kurulmuştur. Bende bir 28 Şubat mağduruyum, o dönem bir vakfımızın başkanıyım. Allah biliyor ülkem ve vatanım için canımı verecek kadar vatanperver bir insanım, vakıf dini vakıf olduğu için her 15 günde o dönem kurulan komite tarafından diğer vakıflar gibi bizim vakfımızda denetlenir ve mutlaka bir eksiklik görülür mahkemeye verilirdik.
O dönem benim 8 tane vakıf davam vardı, tam 4 yıl mahkemeye gidip geldim. Mahkemeye verildiğimiz konular aslında vakıflar yasasına uygun uygulamalardı, vakıflara sorduğumuzda onlarda hayret ediyorlardı. Sonunda hakim beye dedim ki, “ gelip gitmekten usanıp utanır oldum ne ceza verecekseniz verin de gelmeyim” dedim. Hakim bey bana, “ vakıf başkanlığında ayrıl da berat edeyim” demesin mi. Ben bunun mümkün olmadığını söyledim bana 3 ay ceza verdi. Baktım hakim beyde kendi iradesi ile hareket etmiyor baskı var, yıldırma operasyonu olduğunu anladım. Daha sonra Rahşan affından paçayı yırttık da kurtulduk. Keyfi yere 4 yıl mahkemeye gelip gittim.
Aktörler ortalıkta yoklar, keyfi baskı ve yıldırmalar demokrasiye bir darbe idi. İnsanlar nerde ise dindarım veya müslümanım demekten korkuyordu. Milyonlarca insanda fişlenmişti. Umarım 28 Şubat mağduru olarak bende bu davalara müdahil olurum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.