Uzmanlardan Hipotiroidi’de Beslenme Önerileri
Uzmanlar, kişinin kendini halsiz hissetmesi, yeterli ve dengeli beslenip egzersiz yapmasına rağmen yine kilo almaya devam etmesi halinde bunun nedeninin ‘hipotiroidi’ olabileceğini belirtiyor.
Özel Konya Hospital’den Beslenme ve Diyet Uzmanı Sibel Bulut, hipotiroidi hakkında bilgi vererek, bu rahatsızlığa yakalanmış birinin nasıl beslenmesi gerektiğini anlattı. Bulut, “Tiroid bezinden salgılanan T3 ve T4 hormonlarının, metabolizmayı düzenlediğini, bazal metabolizma hızının denetiminde, fiziksel ve mental gelişimde, sinir ve kas fonksiyonlarında ve dolaşımda önemli rol oynadığını" söyledi. Önemli diğer hormonun TSH olduğunu anlatan Bulut, şöyle konuştu: "Bu hormon hipofizden salgılanır ve tiroid bezini çalışmaya, üretmeye ve büyümeye teşvik eder. Tiroit bezinin yeterli hormon üretememesine ve buna bağlı TSH’ın yükselmesine hipotiroidi veya hipotiroidizm denir.”
Bulut, tiroid hormonlarının dengesizleşmesi durumunda kolesterol ve trigliserit düzeylerinin yükselebileceğini kaydederek, “Lenf akışı yavaşlayıp bu durum ödeme neden olabilir, tüketilen yiyeceklerdeki besin ögelerinin sindiriminde problem oluşup metabolizma yavaşlayabilir, kişi kilo almaya başlayabilir ve kadınlarda regl düzensizlikleri oluşabilir. Hipotroidi olan kişilerde metabolizma yavaşladığı için bireylerde kilo artışı söz konusu oluyor. Bu ise beraberinde stres, obezite, kalp damar hastalıkları, bozulmuş glikoz toleransı gibi birçok sağlık problemini beraberinde getiriyor. Bütün bu metabolik hastalıkların önüne geçebilmek ve yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak için mutlaka özel diyet programları düzenlenmeli ve egzersiz de bu programın bir parçası olmalıdır” diye konuştu.
BESLENMEDE DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Diyetisyen Bulut, diyet programında dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıraladı:
“Günde 30-45 dakika spor yapılmalı. Çünkü stres hormonu kortizol, tiroid işlevlerini olumsuz etkiler; egzersiz stres atma konusunda çok büyük bir yardımcıdır. Tiroid hastalarında görülen ödemden dolayı suyun önemi bir kat daha artar, bu sebeple su tüketimi asla ihmal edilmemeli, günde 2-2,5 litre su tüketilmelidir. Kafein içeren besinlerden (kahve, çay, kola, çikolata) uzak durulmalıdır. Yapılan çalışmalarda hipotiroidi olan bireylerin yüzde 30’unda kansızlık saptanmıştır. Bu nedenle günlük beslenmede demir alımına özen gösterilmeli, kırmızı et, yumurta, kuru meyveler, pekmez, yeşil yapraklı sebzeler gibi demir içeren besinler günlük beslenmede mutlaka yer almalıdır. Hipotiroidi ile birlikte görülen kolesterol düzeyinin yüksek olmasına bağlı olarak kolesterolden fakir, posa içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Fakat aşırı posa alımının da dışarıdan alınan tiroid hormonlarının emilimini engelleyeceği unutulmamalıdır. İyot eksikliği hipotiroidizme neden olacağı için besin desteği olarak iyot önerilmese de yemeklerde eğer tuz kullanılıyorsa iyotlu tuz kullanılmalı ve yemeklere sonradan eklenmelidir. Guatrojen besin ögelerinin fazla alımı iyot emilimi engellenmektedir. Bu sebeple lahana, brokoli, brüksel lahanası, turp, karnabahar, şalgam, soya fasulyesi, hardal, yer fıstığı gibi besinler çok fazla ve çiğ tüketilmemelidir. Bu besinleri pişirerek tüketmek guatrojen madde miktarını azaltacağından çok daha sağlıklı olacaktır."
Selenyum T4’ün T3’e dönüşmesinde görevli olan deiyodinaz enziminin yapısına katıldığı için yetersiz alımında tiroit fonksiyonlarının bozulduğunu belirten Bulut, sözlerini şöyle tamamladı: "Selenyum seviyesinin düşmemesi için balık, dana karaciğeri, yumurta, hindi, dana eti, mercimek, mantar, susam, ceviz, ay çekirdeği ile tam tahıllar uygun miktarlarda tüketilmelidir. Fazla alınan kadmiyum selenyumu vücuttan atar. Omega-3’ün tiroit fonksiyonları üzerine olumlu etkileri tespit edilmiştir, bu sebeple haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Ağır hipotiroidi de görülen sarımsı deri rengi, karoten alımını azaltarak engellenebilir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.