Beyin krizinde tanı yöntemleri ve tedavi

Beyin krizinde tanı yöntemleri ve tedavi
Eskişehir Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof.

Eskişehir Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gazi Özdemir "Beyin Krizinde Tanı Yöntemleri ve Tedavileri" hakkında bilgi verdi.

Geçici beyin krizinde yapılan işlemler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Gazi Özdemir, "Geçici beyin krizi belirtileri olanlarda, kan, idrar tahliller ile EKG, Kalp ECHO incelemesi, Renkli karotid doppler, TCD (Beyin damarları ultrasonu), beyin tomografisi veya beyin MR incelemesi, Beyin MR anjiyografisi ve Kateterli beyin anjiyografisi yapılabilir" ifadelerini kullandı.

Hastanın tanısı nasıl kesinleştirilir

İnme nedeni olan damar tıkanmalı kalıcı beyin krizi ve kanama tanısını kesinleştirmek üzere yapılan işlemler hakkında bilgi veren Özdemir, "İlk aşamada acil bilgisayarlı beyin tomografisi (BT) çekilmelidir. Bu nedenle beyin krizli bir hasta kalp krizinde olduğu gibi hatta daha çabuk ve olayın hemen ilk saati içinde acilen hastaneye ve varsa bir Nöroloji kliniğine getirilmelidir. Daha sonra Magnetik rezonans inceleme (MR), Magnetik rezonans anjiografi, beyin damarları ultrason incelemesi (Renkli Doppler ve TCD) ve kateterli beyin anjiografisi yapılmalıdır. İkinci aşamada risk faktörlerine yönelik incelemelere de başlanmalıdır. Örneğin kalp hastalığının ayrıntısı için EKG, ECHO kardiografi, gerekli görülen vakalarda Transözofagal ECHO, kalp kulakçıkları arasında doğumsal bir delik şüpheleniliyorsa TCD ile bubbles testi diye bir teste başvurulur. Tabi bu hastalarda da laboratuar incelemeleri mutlaka yapılmalıdır" diye konuştu.

Beyin krizinden korunmak için risk faktörlerine dikkat

Beyin krizinden korunmak amacıyla, aynı zamanda beyin krizi nedenleri de olan risk faktörleri ile mücadele etmenin gerekliliğine dikkat çeken Prof. Dr. Gazi Özdemir, şunları söyledi;

"Beyin krizinden korunmak amacıyla, aynı zamanda beyin krizi nedenleri de olan risk faktörleri ile mücadele etmek gerekir. Bu mücadelenin bilinçli ve uygun yapılabilmesi için beyin krizinin oluşmasını hazırlayıcı etki gösterecek risk faktörlerinin iyi bilinmesi ve koruyucu girişimlere yönelinmesi oldukça önemlidir. Normal tansiyon değerleri, 50 yaşlarına kadar 120/80 mmHg, 70 yaşına kadar 140/90 mmHg, 70 yaşın üzerinde ise 160/95 mmHg en üst değerler olmalıdır. Tansiyon tedavisinden amaç, tansiyonu bu değerlerin üstüne çıkartmamaktır. Bunun için gıda alımına dikkat etme yanında tansiyonu düzenleyici ilaçların tüm yaşam boyu kullanılması gereklidir."

"Erken tedavide daha iyi sonuç alınmaktadır"

Erken tedaviye dikkat çeken Gazi Özdemir, "Gerek beyin krizi, gerekse beyin damar tıkanması durumu acil ve ne kadar erken tedaviye başlanırsa, o kadar iyi sonuç alınmaktadır. Kanama şeklindeki beyin krizinde, genel durumu ve kanamanın özelliği ameliyat edilebilir kriterlerine uygun olan hastalarda ameliyat ile kan kitlesi erkenden çıkarılabilir. Damar tıkanmasında ise ilk 4 saat içinde hasta bir Nöroloji Kliniğine getirilmişse ve kriterlere uygunsa hemen pıhtı eritici (Trombolitik) ilaç kol damarından verilir. Bu ilaç verilemeyecekse ve hastanın getirilişi ilk 8 saat içinde ise bu defa kateter ile ya trombolitik ilaç verilir veya damar içindeki pıhtı yine özel kateter yöntemi ile vücut dışına çıkarılır. Bu arada, hem ek ilaçlara, hem de diğer hastalıklar varsa bunların da tedavilerine başlanır " dedi.

"Fizik tedaviye hemen başlanmalıdır"

"Beyin Krizinin çeşidi ne olursa olsun, ilaçlı tedavi ile birlikte fizik tedavi yaklaşımı da hemen başlatılmalıdır" diyen Prof. Dr. Gazi Özdemir, "Başlangıç günlerinde hasta kol-bacağını henüz kendi oynatamıyorsa, fizyoterapist eklem hareketlerinde kısıtlama olmaması için hastanın eklemlerini kendisi çalıştırır. Kol-bacakta az hareket başlayınca da hastaya özel hareketler yaptırarak kas gücünü arttırmayı hedefler. Bu aşamada doktorun yerinde tedavi yaklaşımı ve moral desteği yanında hemşire ve hastabakıcıların ilgi ve tecrübeleri ile aile bireylerinin de hastaya ilgilerini belli etmeleri şarttır. Yaşayan hastaların bir kısmında felç olan kol ve bacakta kasılma ve gerginlik gelişir. Bu durum hastanın yürümesini ve kolunu hareket ettirmesini güçleştirir. Bu durumun menfi etkisini azaltabilmek amacıyla Baclofen içeren ilaç ve gerekirse Botox ilacı, Elektromiyografi (EMG) cihazı rehberliğinde uygun bulunan kaslara enjekte etmek gerekebilir" şeklinde konuştu.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.