Boyun fıtığı ameliyatı hayatına mal oldu
Konya'da 40 yaşındaki Hasan Hüseyin Çelikçi'nin, gittiği özel bir hastanede boyun fıtığı ameliyatından sonra hastanenin ihmali sonucu hayatını kaybetti iddia edildi.
Hasan Hüseyin ÇELİKÇİ (40) boyun fıtığı rahatsızlığı dolayısıyla Konya da özel bir hastanede Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. H.T. muayene oldu. Ardından ameliyat olması gerektiği belirtildi ve gün verildi. 1 Ekim 2010'da doktor tarafın an aranan Hasan Hüseyin ÇELİKÇİ "Bugün gelirseniz ameliyat ederim" sözü üzerine eşini arayarak ameliyat olmaya karar verdi.
EŞİ "AMELİYAT OLMASINI İSTEMİYORDUM"
Eşi Ümmü Gülsüm Çelikçi (39), şunları söyledi:
"Eşim beni saat 10 gibi telefonla aradı, doktor beni çağırdı ben ameliyata gideceğim dedi. Ben de gitme dedim ama kocam ağrım var dedi. Doktor kocama gelmezsen felç olursun demiş. Ben ameliyata gireceğim dedi daha sonra eşimi aradım ama ulaşamadım aradan 2 saat sonra eşim beni aradı ve ameliyattan çıktığını ameliyatının iyi geçtiğini söyledi.
Birazdan eve geleceğim dedi. Sonra ben tekrar aradım sesi garipti kanaması olmuş. Eşim telefon açıp çocukları da alıp gel sizi göreyim dedi. Biz de hastaneye gittik. Sonra çocuklarını öptü benle tokalaştı daha sonra para verdi. O sıra çok şiddetli bir şekilde öksürdü doktor yoktu çağıramadık hemşire hanıma dedik oda ilgilenmedi bir şey olmaz dedi geçti.
Ben hastaneden ayrıldıktan sonra ağırlaşmış ve beyin ölümü olmuş. 2 kızım var okuyorlar birinin yaşı 17 diğerininki ise 14. Altı aydan beri kocamın boynu ağrıyordu başka da rahatsızlığı yoktu. Kocam müzisyendi ders veriyordu bize bakacak kimse yok çocuklarımla ortada kaldık evimiz kira şimdi ne yapacağız."
Ümmü Gülsüm Çelikçi, "Eşim ihmal kurbanı oldu, hukuk mücadelemi devam ettireceğim. Suçlular hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum, avukat tuttum mahkemeye verdim. Bizim başımıza geldi başka kimsenin başına gelmesin, eşim daha 40 yaşında idi. İki kızımla ortada kaldık, suçlular cezasını çeksin" diye konuştu.
ANNESİ "SUÇLULAR CEZASINI ÇEKSİN"
Hasan Hüseyin Çelikçi'nin Annesi Fatma Çelikçi (63) de şunları anlattı:
"Oğlum boyun fıtığından ameliyat oldu. Ondan sonra boğazı şişti ve nefes alamadı. Orada hemşire kız vardı o kıza dedim ki bir yandan su içiyor kızım bu suyu niye içiyorsunuz dedim. Ter çıkacak dedi. Oğlum ameliyat sonrası zor konuşuyordu. Hemşire kızın yanına gittim annesi misin dedi annesiyim dedim.
Sonra hemşireye oğlumun boğazının şiştiğini söyleyip bir şey olur mu dedim. Hemşire de bana hiç korkma teyze dedi. Bende tamam o zaman iyi bakın dedim ve sonra eve döndüm. Odada iken şişkinlik çok büyüktü, oğlum rahat nefes alamıyordu ben o sıra ağlıyordum. Kendim de hastayım oğlumun ölümünden sonra iyice rahatsızlandım ben de çok zorluk çekiyorum biz hastaneden ayrıldıktan sonra başında küçük oğlum vardı.
Hastaneden çıkıp kızıma gidiyordum telefon geldi fenalaşmış dişleri kitlenmiş küçük oğlum da o sıra düşüp bayılmış. Sonra bize hastamızın durumunun çok ağır olduğunu ve bu hastanede müdahale edemeyeceklerini söyleyip, bizi geceleyin numune hastanesine sevk ettiler.
Saat iki gibi bende gittim 4. kata almışlar. Zaten benim oğlum numunede 14 gün kaldıktan sonra vefat etti bana oğlun yaşıyor demişlerdi ama biz daha Konya Hospital'da iken benim oğlumun beyin ölümü gerçekleşmişti oğlum hastanenin ihmali sonucu hayatının kaybetti ben davacıyım."
ABİM KOLLARIMIN ARASINDA CAN ÇEKE ÇEKE ÖLDÜ
Kardeşi Yusuf ÇELİKÇİ,(36) ise, şunları paylaştı:
"Abim benim kollarımda can çeke çeke öldü, hastaneden ve doktordan davacıyım savcılığa suç duyurusun da bulundum. Abimde boyun fıtığı rahatsızlığı vardı. Konya özel bir hastanede muayeneye gittiği zaman doktoru ameliyat olması lazım yoksa felç kalırsın demesi üzerine 1 Ekim 2010'da ameliyat olmak için saat 14.00 sıralarında hastaneye giderek ameliyata girdi.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. H.T. Bey ağabeyime çok basit bir ameliyat bir saat bile sürmeden çıkarsın demiş Abim saat 14.00 ameliyata girmişti, yarım saat sonra ameliyattan çıkıp eşini aramış çocukları ve annemi al gel bir göreyim demiş. Saat iki buçukta ameliyattan çıkıyor normal bir şekilde biz de takiben beş buçuk altı sıralarında ailemle beraber ağabeyimi ziyarete gittik.
Abimin boynunda hafif bir şişlik vardı nefesini zor alıp veriyordu. Ve orda şaka niyetine ameliyat olduğu bölümdeki et parçasını da gösterdi. Gülecen bir yüzü vardı ama çok büyük sıkıntı içerisinde idi. Sürekli hemşire gelip yarayı pansuman ediyordu. Daha sonra saat 7–7.30 civarlarında abim oksijeni zor almaya başladı ve hemşireden oksijen tüpü istedi.
Hemşire oksijen tüpü getirdi. Ağzına çok iyi olmayan bir oksijen ağızlığı verdi. Kötü olduğu için abim kullanmadı ve kısa süre sonra abim nefes alamıyorum dedi. Sonra yalandan burnuna tuttu ve abim beynime oksijen gitmiyor diye bağırdı. Hemşire biraz daha havasını açtıktan sonra saat 8–8.30 civarlarında hemşire baktı ki abimin durumu kötü hemen doktoru aradı.
Aradıktan 5–10 dk sonra doktor geldi. Ben kapı dışına çıktım. Abimin yarasını nasıl eliyle temizliyordu. O esnada abim çırpınmaya başladı abim çok şiddetli çırpınınca odaya girdim ve abimin elini yüzünü tutmaya başladım. Doktor bu sırada şaşırıp kaldı hiç bir şey yapamadı. Hemşire bağırmaya başladı iğne getirin ilaç getirin adam ölüyor dedi. Hemşireler gelip gitmeye başladı koşturmaya başladı ama hiç kimse bir şey getiremedi.
O sırada bir iğne dahi vuramadılar. Orda bir bayan doktor olması gerekiyor oda şaşkınlığından ilk önce ağzını açtı hiç kimse bir şey getiremeyince abime ağzını kitleme dedi. Abim zaten o sırada boğuluyordu. Abim çırpındı ama hiçbir şey yapamadık. Nasıl müdahale edileceğini de bilmiyordum.
Doktor da dona kaldı şaşırdı halbuki orada doktor müdahale etmesi gerekirken hiç kimsenin müdahale edememesi korkunç bir şeydi. Daha sonra hemşire ne yapacağını şaşırdığından herhalde ilk aklına gelen o idi. Abim orda çırpınırken telefonu eline aldı hemşire ye şu numarayı hemen ara dedi.
Abimi bıraktı doktor çağırmaya geçti. Sonradan odaya bir bayan doktor gelmişti sanırsam o doktoru çağırmıştı. O esnada abim orada çok acı bir şekilde boğuluyordu. Daha sonra baktılar hiç bir şey yapamıyorlar. Tabi o esnada nefes alamadığından dolayı abim her tarafı şişti. Daha sonra 5–6 kişi sedyeye koydular 2. kattan 4. kata ameliyata çıkardılar.
Abimin kalbinin durduğunu söylediler ben duyunca bayıldım Aradan 1–2 saat geçtikten sonra abin yaşıyor dediler. Abin yaşıyor fakat bizim burada alet edevatımız eksik, ölçüm aletlerimiz yok dediler ve bizi benim düşüncemle başlarından sağmak için saat gece 2 de Konya Numune hastanesine sevk ettiler. Bu olay gerçekleşirken saat 9 idi numune hastanesine vardığımızda saat 1.30–2 idi. Numune hastanesine vardık orada ayakta birisi ne oldu hastanıza dedi.
Ben de abim boyun fıtığı ameliyatı oldu sonrasında nefes alamadı doktorlarda müdahale edemedi komaya girdi. Orada tanıyan biriside zaten o doktor müdahale de yetersiz herkese ameliyatların iyi geçtiğini söylüyor ama aslında müdahale de yetersiz olduğunu söyledi.
Şimdi ise hukuk mücadelemiz var önümüzdeki aylarda mahkememiz olacak. Yani kendimiz ve gayretimizle hakkımızı bulmaya çalışacaz. Çünkü burada bir ihmalkarlık varsa herkes cezasını çekmeli aynı trafik kazası gibi hızlı giden araba ile yavaş giden araba daima farklıdır hızlı giden araba durmadan kaza yapacaktır yavaş giden araba ise daima kazalardan kurtulacaktır. Hastaneye ve doktora dava açtık savcılığa suç duyurusun da bulunduk.
Çünkü alet edevatın eksik olması, doktorun müdahale konusunda zayıf olması, Abimin orada benim gözümün önünde çok acı bir şekilde vefat etmesi ve o günden bugüne kadar beni şoka uğratması bu olayı zihnimden atamamam gözümün önüne gelmesi bu acıyı sadece yaşayan bilir.
Öncelikle küçük bir şişlik vardı fakat sonra bu şişlik boyun guatrı gibi bir şeye dönüştü. O sıra hemşireyi çağırdık ama o sıra iş işten geçmişti. Zaten doktor müdahale ederken de ne yanında bir malzeme nede elinde bir eldiven vardı ondan sonra zaten abim kollarımda çok acı bir şekilde vefat etti." diye konuştu.
ZAMANINDA GELSEYDİ KURTULURDU
Konya Numune Hastanesi yoğun bakım ünitesi Anestezi Uzmanı Ayhan Onur ise yaptığı açıklamada gelen hastaların hayati tehlikelerinin bulunduğunu ve bizim artık yapacak bir şey olmadığını ve böyle hastaların geç kalınmamaları sonucu hayatlarını kaybettiğini söyledi.
Ayhan ONUR, "Yoğun bakımlara hasta geliyor diğer hastanelerden de hasta kabul ediyoruz. Bu hastaların çoğu yapacak hiçbir şey kalmadığı zaman geliyor bize ve doğal olarak da bizde bir şey yapamıyoruz. Bunlar için iki çözüm yolu olabilir ya bu hastanelere de bir yoğun bakım yapılacak ve onlarda kendi hastalarına bir yere kadar bakacaklar ya da geriye dönülemez safhaya gelmeden bize gelecek ve de biz elimizden geleni yapacağız dedi.
ONUR, Zaten bize diğer hastanelerden gelen diğer hastaların çoğu artık bir şey yapılamayacak halde olan hastalardı. Hasan Hüseyin ÇELİK de şu bilgileri paylaştı:
"Cerrahi bir komplikasyon sonucu oluştuğunu düşündüğümüz bir hasta boyun fıtığı ameliyatından sonra ilk birkaç saat hasta gayet iyi gerekli kontrollerde yapılmış daha sonra boynunda bir kanama başlıyor bu da bazı cerrahi girişimlerden sonra olabiliyor.
Düzeltmek için ameliyathaneye almışlar bu esnada hastanın solunumu iyice bozulmuş ve kalbi durmuş kalbi çalıştıracağız derken biraz zaman harcamışlar zaten bu da normaldir. O da bağlı olarak zaten hasta bize geldiği zaman boynundaki kanama durdurulmasına rağmen kalbi durduğu için beyin fonksiyonları ileri derecede hasar görmüş bir hastaydı.
Beyin fonksiyonları da ileri derecede hasar gördüğü içinde maalesef hastayı toparlamayı başaramadık. Bu iş aslında ihmal değil bizde komplikasyonlar vardır yani yaptığımız işlerin beklenmedik olaylar ile karşılaşma oranı vardır buda onlardan birisi biz kabul ederek yaparız bu işi. Zaten yaptığımız her iş 0 kusursuz olacak diye bir şey yoktur.
Bütün dünya da kabul edilmiş komplikasyon oranları vardır. Yani bu hiçbir kişinin başına gelmesini istemediği bir şey ama oluyor ve bunu ne yaparsak yapalım değiştiremeyiz. Hasan Hüseyin ÇELİK 'te bu tip genç bir hastaydı ve hayatını kaybetti.
HASTANE BU DURUMA SESSİZ KALDI
Hastane yönetimini defalarca aramamıza rağmen konuşmama hakkını kullanırken Ameliyatı gerçekleştiren Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. H. T. ise ameliyatın iyi geçtiğini belirtti ve elimizden geleni yaptık dedi.
Hasta ihmallerden değil kanama bozukluğundan dolayı yani (DİC) denenen hastalıktan dolayı hasta kaybedilmiştir. Yani boyun fıtığı ameliyatıyla hastanın ölmesinin hiçbir alakası yok. Hastanın ölmesinin asıl sebebi (DİC) dediğimiz damar içi pıhtılaşmasıdır. Biz elimizden geleni yaptık. zedhaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.