Sariye Uçar
Neden her şey eskiden güzeldi…
Ruhumun derinliklerinden gelen sese kulak verdim bugün sevgili okurlarım… Şu an arka fonda bir ney dinletisi eşlik ediyor bana. Düşünüyorum da ahir zaman alametleri öyle aşikar bir hal aldı ki zaman çok hızlı geçiyor ve yalnızca geçtiğiyle kalmıyor her geçen saniye sizden de bir şeyleri alarak beraberinde götürüyor. Ne çok tüketiyoruz her şeyi fütursuzca… Enini sonunu düşünmeden… Ucuna bucağına bakmadan… Geçmişe dönüp baktığımızda her şey biraz daha anlamlı her şey biraz daha güzelmiş görüyoruz. Ve biz insanlar geçen her saniye her dakika hayatımızın anlamını kaybetmesine izin veriyoruz…
Fark ettim de önce mutlu olmak için sebeplerimiz değişti… Bizi biz yapan değerlerimiz değişti… Bir sini etrafında oturmak o sıcak atmosferi yakalamak bizi mutlu ederdi önceden… O sofrada çok çeşide de gerek yoktu karnımız doysun yeter derdik yeter ki bir arada olalım... Peki ya şimdi? O sofrada sayılarımız hep eksildi de biz sofrada ki yemeğin çeşidine takılı kaldık… İnanın biz eskiden çok daha anlamlıydık. Biz eskiden az şeyle çok daha huzurluyduk. . . Çünkü biz eskiden şükrü bilirdik... Sabah uyanınca aldığımız nefese, elimizde olan nimete, gördüğümüz göze, duyduğumuz kulağa, tuttuğumuz elden tuttun da yürüdüğümüz ayaklarımıza varana kadar her şeye şükrederdik biz… Sahip olduğumuz her şeyin sahibi Allah’tır bilirdik… Bu yüzden isyanımız olmazdı yaradana… Allah bilir kulunu dalına göre verir çulunu derdi atalarımız… Sonra eklerdi yani evladım Allah kimseye taşıyamayacağı yük vermez! Böylelikle bize tevekkül etmeyi öğretirlerdi. Biz de bilirdik ki Rabbimiz bizi bizden daha iyi bilir, O’ndan gelene bin şükür derdik… Hiç unutmam dershane yıllarında bir gün otobüse bindim sabahın erken saatlerinde herkes işe gidiyor. Herkes bir hengâme içerisinde bir yerlere yetişmeye çalışıyor. Uzun uzun inceledim insanları. Çocuğundan tutunda yaşlısına varana kadar kadınından erkeğine herkes bir şeylerin mücadelesini veriyor… O esnada kulağımda kulaklık wolkman dinliyorum… Hani şu küçük taşınabilir olan mini radyolar vardı ya… Radyoda üslubu sert konuşması öfkeli bir hocanın konuşmasına denk geldim ilgimi çekti kaldım o kanalda ve dinlemeye başladım. Diyordu ki:
-Herkes bir şikayet halinde. Şunum eksik şunu alamıyorum, benim yok, ben yapamıyorum ben edemiyorum yahu hiç mi memnun olmaz insan hep şikayetçiler… (Burada ses daha da bir öfkelendi) Yahu Allah seni dünyaya gönderirken seni pamuklar içerisinde yaşatacağına dair bir garanti mi verdi sana böyle bir şey mi vaad etti ki şimdi böylesine şikayet içerisindesin! Durdum … kısa bir müddet düşündüm basit bir şey gibi gelebilir size ama hoca gerçekten çok manidar bir şey söylemişti… Allah-u Teala’nın bize böyle bir vaadi yoktu… Allah-u Teala’nın insanlara vaadleri vardı elbette ama onlar Kur’an-ı Kerimde apaçık belirtilmişti. Bunlardan bir kaçı ise şöyleydi:
“İman edip salih amel işleyen kimseleri altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennetlere sokacağız. Allah’ın vaadi haktır. Kim Allah’tan daha doğru sözlü olabilir?(4/Nisâ 122)”
“Allah, iman edip salih amel işleyenlere, onlar için bağışlama ve büyük bir ecir vadetmiştir.(5/Mâide 9) “
“Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vadetti. O, onlara yeter. Allah, onlara lanet etmiştir. Ve onlar için sürekli olan bir azap vardır.(9/Tevbe 68) “
İşte tüm bunları düşündükten sonra hocanın söyledikleri o kadar manidar gelmişti ki o an bana… Aradan yıllar geçti ne o hocayı ne de bu sözlerini hiç unutmadım. Ne zaman isyana düşecek olursam bu sözler bir uyarı niteliğinde oldu benim için. İnsanoğlu bu dünyada imtihandadır ve Allah-u Teala Furkan suresi 20. ayetinde bunu şöyle söylemişti: “Biz kiminizi kiminiz için imtihan vesilesi yaptık ki bakalım sabredecek misiniz? Rabbim her şeyi görüp gözetmektedir.” Her şey ne kadar da aşikardı… Bu bir imtihan dünyasıydı… Herkes birbirinin imtihanıydı keşke farkedebilselerdi…
Velhasıl eskiden imanımız daha kuvvetliydi… Bilinçli Müslümanlar olmak adına daha çok çabamız vardı bu yüzden eskiden her şey çok daha güzel çok daha anlamlıydı… Bu yüzdendir bu geçmişe özlem…
Ben yine her şeye şükrediyor olanın da Allah’tan, olmayanın da Allah’tan olduğunu hatırlatıyorum sürekli kendime. Sizlere de âcizane tavsiyemdir olan da bir hayır, olmayan da bin hayır arayınız…
“Esselamü aleyküm ve rahmetullahu ve berekatuhü…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.