Sohbetleri, duyabileceğimiz bir ses seviyesinde devam ediyordu ve bu sohbetlere ister istemez kulak misafiri oldum. Himmet Hoca, üniversiteyi yeni bitirdiğini ve hedefinin müfettiş olmak ya da üniversitede hoca olmak olduğunu anlatıyordu. Bir süre sonra, Himmet Hoca'ya, "Genç arkadaşım, konuşmalarınızı duydum. Maşallah azimli bir insan profili taşıyorsunuz. Sorması ayıp olmazsa, ne mezunusunuz?" diye sordum. O da, "Üniversite mezunuyum," dedi. "Müfettiş olmak istiyorsanız, bu meslekle ilgili bir okul bitirmiş olmanız lazım," dedim ve hatırladığım kadarıyla, "İktisat veya işletme mezunuyum," dedi.

O zaman kendisine, "Ben resmi kurumda başmüfettişim, 12 ay turne yapıyoruz. Evden, çocuklardan uzak bir çalışma hayatı yaşıyoruz. Çalıştığım kurumda birçok sosyal olanak olsa da, yurt çapında yaygın bir kuruluş olduğu için her yerde bunları bulamıyoruz. Çalıştığım kurum, diğer resmi kurumlardan bu açıdan çok daha avantajlı. Ömrümüz yollarda geçiyor, ev yemeklerine hasretiz, sağlıksız ortamda besleniyoruz ve sürekli seyahat ettiğimiz için kaza riski yüksek, can güvenliğimiz yok. Otobüslerde seyahat ederken terleyip, sonra aniden soğukla karşılaşıyoruz. Sinüzit, bademcik iltihabı, üst solunum yolu enfeksiyonları gibi hastalıklarla mücadele ediyoruz," diyerek ona bir tavsiyede bulundum. "Siz önce mastır yapın, sonra doktora yapın. Bu süreçte hocalarla yakınlaşır, üniversitede öğretim üyeliği yapmaya başlarsınız. Müfettişlik yerine üniversite hocası olmanız daha iyi olacaktır."

Adana'da görevliyken, Himmet Hoca'nın Adana Kredi Yurtları Kurumu Bölge Müdürlüğü'nde çalıştığını öğrendim. Onunla görüştüğümde, mastıra başladığını ancak okula gidip gelmek için izin verilmediğinden yakınmıştı. Bizim kurumda bir personelin eşinin bölgede personel müdürlüğü yaptığını biliyordum. Ona, Himmet Bey'in mastır programları için izin almasını rica ettim. Eğer izin verilmezse, konuyu Vali Bey'e anlatacağımı söyledim. Himmet Hocaya da, "Eğer bir sıkıntın olursa beni ara, Vali Bey'e konuyu anlatalım," dedim. Bizim kurumun bölge müdürünün de Vali Bey'le ilişkisi oldukça iyiydi. Bu görüşmelerin ardından Himmet Hoca, mastırını tamamladı, sonra doktorasını bitirdi ve Bolu İzzet Baysal Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmaya başladı. Aksaray Üniversitesi kurulduktan sonra da Aksaray'da hocalık yapmaya başladı.

Bir hafta kadar önce, Himmet Hoca'nın girişimcilik alanında uluslararası alanda önemli bir ödül aldığını, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan gibi Türk ülkelerinde konferanslar verdiğini ve uluslararası üne kavuştuğunu öğrendim. Kendisi, Aksaray'ı ve Türkiye'yi uluslararası bilim camiasında temsil eden önemli bir akademisyen oldu. Onunla hemşerim olarak gururlandım.

Himmet Karadal Hoca, azimli, çalışkan ve gayretli bir bilim insanıdır. Bulunduğu noktaya, imkansızlıklar içinde tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş değerli bir Türk aydınıdır. Geçmişte, iki kez Aksaray Üniversitesi Rektörlüğüne aday olmuş, ancak siyasi destek bulamadığı için rektör olamamıştır. İkinci adaylığından sonra, ne olduysa Himmet Hoca, Aksaray Üniversitesi'nden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu ayrılma sebebini tam olarak bilemiyorum, ancak muhtemelen rakip seçimi kazanan adayın, Himmet Hoca'ya burada çalışırken zorluklar yarattığı için Aksaray Üniversitesi'nden ayrıldığını tahmin ediyorum. Şu anda Aksaray Üniversitesi'nde Aksaraylı bir profesör rektörlük yapmaktadır. Hemşehrimizin rektör olması, hem Aksaray'a hem de üniversiteye önemli hizmetler sunması, Aksaray'da yetişen gençlerimize akademik kariyer fırsatları yaratılması açısından büyük bir kazanç olacaktır.

Aksaraylı rektörümüzün, önceki rektörlerden farklı olacağına inanıyor ve büyük başarılar bekliyorum. Hepimiz, hemşehrimiz Prof. Himmet Karadal'ın Aksaray Üniversitesi'nde görev alarak, üniversiteyi ve şehri daha da ileriye taşımak için el birliğiyle çalışmasını arzu ediyoruz. Bu amaçla, başta rektörümüz olmak üzere, yetkili tüm siyasi ve mülki makamları, Prof. Himmet Karadal Hocanın üniversitemizde tekrar görev alması için çağrı yapıyorum.